Yücel Koç

Merkez Bankası kasasının boşaldığını, Kısa Çalışma Ödeneği için bile para kalmadığını iddia edenlerin yalanlarını hatırlıyor muyuz? “Öldük, bittik, mahvolduk” diyorlardı!

Virüs, aşı... Elbette tartışılacak, elbette sorgulanacak. Ancak bu tartışmanın ilmî çerçevede yapılması gerektiği muhakkak. Yani ‘bilenler’ tartışmalı, biz izlemeliyiz. Ya bizde durum ne?

Yeni dünya düzeninde devletlerin otoritesinin zayıflayacağı, hatta tek devletli sisteme geçişin hedefleneceği çokça öne sürülen bir tez.

Maske tak. -Takmam. Aşı ol. -Olmam. Yerlisi çıkınca olur musun? -Yine olmam.

Daha geçen hafta izledim o korkunç videoyu.

Kâbil’deki dehşeti izliyoruz günlerdir. Film olsa “Ne saçma!” derdik.

Milletçe huyumuz şu; gerçekleri, gerçekleştikten sonra konuşuyoruz. Hakikatle yüzleştikten sonra gereğini yapsak yine iyi…

Bir film daha geçti gözümüzün önünden.

Tesadüf müdür bilemem…

Sanki geçen sene Hatay'ı, Mersin'i PKK yakmamış!

Yakın tarihin seyrine bakınca, en çok aklımızı bulandıran mevzu bu galiba.

Takiye perdesini açmışlardı nihayet.

Yahu dedik ki; Virüsün ortaya çıkma şekli bir bit yeniği olduğunu gösteriyor. Şüphelenmekte hakkınız var, -ki biz de bunu geçen yıl defalarca yazdık.

Eninde sonunda bir gün ağızlarından kaçıracakları belliydi. Bu vazifeyi Zülfü Livaneli ifa etti.

Endişelenmekte haklısınız… Özellikle canlı aşı olarak bildiğimiz mRNa aşıları yeni bir metot ve uzun vadeli sonuçları henüz test edilmiş değil.

Bir yıl önce maske, test kiti, solunum cihazı savaşı vardı.

Dünya su yolu üzerinde elliden fazla kanal var. Yunanistan bile Ege ile Adriyatik’i Korint Kanalı ile bağlamış.

Ülke kocaman bir tiyatro sahnesi sanki! Silahlı eşkıyaların insan hakkı savunduğu; Devleti gayrimeşru yollarla ele geçirmeye çalışanların, seçilmiş iktidarı gayrimeşrulukla suçladığı;

Dünyaya hükmeden ülkeler neyle güçlü? Silah, teknoloji ve ekonomi. Ülkeler burada ne kadar güçlüyse masada o kadar sözü geçiyor.

Halime Gürbüz geçenlerde çok güzel bir yazı yazdı. Her satırını zihnimize çakmakta yarar var.