İran'ın yumuşak gücü Şii yayılmacılığı! Modern dünyada devlet eliyle mezhep propagandası

Şiilik İran’ın jeopolitik gücü açısından en önemli unsurlardan biri. Bu itikadi mezhep, belli bir kültür sisteminin devlet eliyle hedef coğrafyalarda kültürel ve beşerî bir dünya inşa etmesinin yegane kaynağı olarak kullanılıyor. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler uzmanları Şii yayılmacılığını devletin yumuşak gücü olarak görüyor. İran rejimi Şii propagandasıyla kitlelere nüfuz ediyor, her türlü müdahaleyi bu kitle gücüyle bertaraf etmeyi başarıyor.
Günümüz dünyasında modern yorumların da tesiriyle İslam dinindeki mezhepler önemsizmiş gibi bir algı meydana getirdi. Özellikle sünni müslümanların yaşadığı ülkelerde hiçbir siyasi yönü olmamasına rağmen mezhebe bağlılık menfi olarak yorumlanıyor.
Modern dünyada mezhepler aleyhindeki bu algıya tam zıt olarak, devlet eliyle Şii mezhebinin propagandası yapılıyor.
Uzmanlar İran’ın Irak ve Suriye’deki askerî varlığı ve bölgede paramiliter güç kullanmasının normal görülmesinin de sahip olduğu bu yumuşak güç kapasitesinin pek çok ülkeden daha üstün olmasından kaynaklandığını ifade ediyor.
Peki bu nasıl oluyor? İran Şii mezhebinin propagandasını nasıl yapıyor? Gelin birlikte bakalım.
MASUM İMAMA BAĞLILIK
İran’ın bölgedeki ikna kabiliyetini sağlayan temel unsur dinî ve ideolojiktir. Şiilik her ne kadar kendi içinde farklılıklar taşısa da 1979 Devriminden sonra Humeyni’nin kurduğu sistem sayesinde İran hem bölgedeki hem de dünyadaki Şii toplulukları mobilize etme imkânı ve kapasitesini inşa etmeyi başarmıştır.
Bu açıdan Humeyni Şii İran’ın kurucu atası olarak kabul edilebilir. Zira Şiiliğe göre, başında "masûm İmam"ın bulunmadığı bir hükûmet, İslami olarak kabul edilemezdi.
Şii doktrine göre "Gayb İmam" henüz dönmemişti ve kendilerine düşen, İslâm devletini kurmak üzere onun dönmesini beklemekten ibaretti.
Humeyni, Şii mezhebinden gelen bu engeli ortadan kaldırabilmek için, Şii mezhebinde "masum İmam"ın kayıp bulunmasına rağmen İslâm devletinin kurulmasını mümkün kılacak bir velâyet-i fakih teorisi geliştirmiştir.
İran İslam Devrimi sonrası tarihte ilk defa bu kavram bir devlet nizamının temelini oluşturacak şekilde yeniden kurgulanmıştır.
İran’da Anayasanın 109 ve 110. Maddeleri Veliy-i fakih’in yetki ve sorumluluklarını düzenlemektedir. 109. Madde de “Mehdi’nin kayıpta olduğu sürece İslam ümmetinin önderliğini Veliy-i fakih yapmaktadır” denmektedir.
Bu maddelere göre Veliy-i fakih askeri, yargı ve meclisin üstünde büyük bir güce sahiptir. İran anayasasının başlangıç hükümlerinde İran’ın imamet ve mehdiyet üzerine kurulduğu açıkça beyan edilir...
DEVLETİN MEZHEBİ ANAYASAYLA GÜVENCE ALTINDA
İran İslam Cumhuriyeti’nin Anayasa’nın 12. maddesine göre “İran’ın resmî dini İslam ve resmî mezhebi Şia (Caferi) mezhebidir ve bu madde değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez.”
Bütün dünyada "mezhepsizlik" iyi bir şey gibi sunulurken, İran Anayasası esasen din ve mezhep temelinde bir devleti kurar. Devletin tüm kurum ve kademelerinde, ülkenin idaresinde, mezhep kurallarına göre davranılmaktadır.
Stratejik kurum ve konumlarda, "Veliy-i fakih Teorisi"ne tam bağlılıkları tespit edilen kişiler yer alabilmektedir, kişisel ve toplumsal davranışlar Şii mezhebine bağlı kurallara göre değerlendirilmektedir ve aile, eğitim ve kültürel alanlarda da Şii değerlere uygun şekilde düzenlemeler yapılmaktadır. Böylece İran devleti yalnızca ideolojik ve mezhebî bir devlete dönüşmemiş, Şiiliğin yeryüzündeki dinî ve ruhani otoritesi hâline de gelmiştir.
HEM SİYASİ HEM İTİKADİ KİMLİK


İRŞAD BAKANLIĞI
İran’ın kamu diplomasisi ağırlıklı bir yumuşak güç siyaseti aracılığıyla kendi ideolojisini dünyaya tanıtmaya çalıştığı ifade edilebilir. Halihazırda İran’ın kültür diplomasisi faaliyetlerini, 1995 yılında kurulmuş olan İslami Kültür ve İlişkiler Teşkilatı (ICRO) yürütmektedir. ICRO, İslami Rehberlik ile Kültür ve İslami İrşad Bakanlığı’na bağlı çalışan bir devlet kuruluşu.
ICRO, çalışmalarını İran’ın yurtdışı temsilcilikleri olan Büyükelçiliklerde yer alan Kültür Ataşelikleri üzerinden yürütüyor.
100'DEN FAZLA ÜLKEDE FAALİYET
İran’ın yumuşak gücüne hizmet eden bir diğer kuruluş ise Uluslararası El Mustafa Üniversitesi’dir. Bu üniversite, eğitim faaliyetleri aracılığıyla dünyanın pek çok ülkesinde “İrancı” propaganda yürütmektedir.
İran İslam Cumhuriyeti Milli Eğitim Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı’nın resmî izniyle çalışan kurum, 100’den fazla ülkeden binlerce gençle temas etmektedir. Bu kapsamda Uluslararası El Mustafa Üniversitesi’nin 33 Asya, 12 Amerika, 26 Avrupa, 29 Afrika ve 2 Okyanusya ülkesinde aktif olarak çalışmalarını sürdürdüğü bilinmektedir.
Uluslararası El-Mustafa Araştırma Merkezi bünyesinde 17 farklı masa, çeşitli sosyal araştırmalar yapmaktadır. Üniversitenin yayınları 8 ülkede 13 farklı dilde Uluslararası El-Mustafa Üniversitesi Yayınevi tarafından yayınlanmaktadır.
Bu yayınevinin temsilcilikleri İngiltere, Endonezya, Malezya, Lübnan, Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Tayland’da bulunmaktadır.
ULUSLARARASI İSLAM MEZHEPLERİ TAKRİB KURUMU
İran merkezli İslam anlayışını inşa etmek isteyen Tahran yönetimi, Dünya Ehl-i Beyt Meclisi ve İslam Propagandası Kum Ofisi gibi kuruluşları da etkin biçimde kullanıyor.
Uluslararası Ehl-i Beyt Meclisi'nin 90 ülkede temsilciliği vardır. Bu temsilciliklerin 39’u Asya’da, 42’si Afrika’da, 18’i Amerika’da, 40’ı Avrupa’da bulunmaktadır. Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin yabancı misyoner (mübelliğ) ağı, kongrenin üzerinde durduğu önemli faaliyet alanlarından biridir.
Ayrıca İran, İslam Dünyası içerisinde Sünni mezhebe inanan kişilerin de sempatisini kazanmaya çalışmakta ve bu amaç doğrultusunda Uluslararası İslam Mezhepleri Takrib Kurumu’ndan faydalanmaktadır. Buna ek olarak İslami Tebliğ Örgütü ve Astan-e Kudsi Rezevi kurumundan da İran’ın dini diplomasisine hizmet eden araçlar olarak bahsetmek mümkündür.
KÜLTÜR MERKEZLERİ
Bir diğer enstrümanı da dünyayı bir ağ gibi saran Şii Kültür Merkezleridir. Örneğin bu merkezin Amerika kıtasında 45 Şii Kültür Merkezi bulunmaktadır. Asya’da Müslüman olmayan ülkeler içinde Hindistan en çok Şii nüfusa sahiptir ve Şii literatüründe özgül bir yeri vardır.
Yaklaşık 50 milyon Şii nüfusun yaşadığı Hindistan’da Şiilik köklü geleneğe sahiptir ve İran ile sıkı mezhepsel ve kültürel ilişkisi bulunmaktadır. Asya kıtasında Tayland'da 19, Hindistan’da 27 Şii Kültür Merkezi bulunmaktadır. Günümüzde Afrika kıtası genelinde 180 Şii Kültür Merkezi vardır.
***
Şiiliğin özellikle de İran Şiiliğinin yayılması, İslam’ın ve Müslüman kardeşliğinin yayılması olarak okunamaz. Çünkü İran Şiiliği, Sünni dünyanın kendi haklarını gasbettiğine, İslam dünyasının liderliğinin de "Masum İmamlar" silsilesine bağlı olan bir yönetici elitte olması gerektiğine iman etmektedir.
Görüldüğü gibi İran hem Şiiliğe yatırım yapmakta hem de bunu dünya genelinde yaygınlaştırmak ve faaliyet sahasını genişletmek için özel kurumlar oluşturmaktadır.