Bir il deprem sonrası alarm verdi: Tehlike seviyelerine ulaştı

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Malatya’da yürütülen yıkım ve enkaz kaldırma çalışmalarında solunabilir havadaki toz ve partikül madde oranları hızla arttı. Yapılan ölçümler, özellikle asbest içeren alanlarda havadaki lifli toz miktarının Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) belirlediği sınır değerlerin çok üzerinde olduğunu ortaya koydu.
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, Malatya’da büyük yıkıma yol açtı. Bu süreçte birçok bina yıkılırken, eski yapılar arasında 2010 yılı öncesi inşaatlarda yaygın olarak kullanılan asbestli malzemeler de yer alıyordu. Yıkım işlemleri sırasında havada yükselen asbest ve toz oranları, yapılan araştırmalarla detaylı bir şekilde incelendi.
LİFLİ TOZ VE ASBEST BELİRGİN ŞEKİLDE ARTTI
İnönü Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından gerçekleştirilen kapsamlı araştırma, deprem bölgesindeki hava kirliliği ve asbestin sağlık açısından oluşturduğu riskleri gözler önüne serdi. Yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri sırasında havadaki asbest ve toz seviyelerinin tehlikeli seviyelere ulaştığı bildirildi. Araştırma kapsamında, Malatya’nın farklı bölgelerinde yapılan ölçümler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (İSGÜM) laboratuvarlarında gerçekleştirildi. 9-10 Mayıs 2024 tarihlerinde yapılan ölçümlerde, özellikle aktif yıkım alanlarında lifli toz ve asbest konsantrasyonlarının belirgin şekilde arttığı gözlemlendi.
PARTİKÜL MADDE SEVİYELERİ TEHLİKELİ DERECEDE YÜKSEK
Malatya’da deprem sonrası hava kirliliği seviyelerinin arttığına dikkat çeken uzmanlar, partikül madde seviyelerinin 2019 yılında belirlenen sınırları aştığını belirtti. Aktif bina yıkım alanlarında lifli toz konsantrasyonunun 0.004-0.01 lif/cm arasında değiştiği ve bu seviyenin dünya genelindeki sağlık standartlarının oldukça üzerinde olduğu kaydedildi. Enkaz döküm alanlarında ise bu oran 0.012 lif/cm olarak ölçüldü. Araştırma bulguları, Malatya’daki tüm ölçüm alanlarında lifli toz ve asbest değerlerinin, Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü’nün 1998 yılında belirlediği solunabilir lif konsantrasyonu sınırlarının çok üzerinde olduğunu ortaya koydu. Ancak, yapılan ölçümlerde hiçbir asbest lifine rastlanmadığı belirtildi.
ASBESTİN SAĞLIK ÜZERİNDEKİ CİDDİ ETKİLERİ
Asbestin solunması, kanserojen etkileri nedeniyle ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Uzun süreli asbest maruziyeti, asbestozis, plevral plaklar, akciğer kanseri ve mezotelyoma gibi ölümcül hastalıkların gelişmesine neden olabiliyor. Bu nedenle, özellikle eski binalarda gerçekleştirilen yıkımlar sırasında asbest maruziyeti büyük bir tehlike oluşturuyor.
GÜVENLİK ÖNLEMLERİ VE ÖNERİLER
Araştırmacılar, yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri sırasında havadaki toz ve asbest düzeylerinin azaltılabilmesi için bir dizi güvenlik önlemi önerdi. Bunlar arasında, yıkım alanlarında su ile ıslak çalışma yöntemlerinin kullanılması, alanların izolasyonu, ve çalışanların N95 maske, gözlük, eldiven ve tulum gibi kişisel koruyucu ekipman kullanmalarının sağlanması yer alıyor. Ayrıca, hava kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde, 65 yaş üstü bireyler, çocuklar, gebeler ve kronik hastalığı olan kişilerin bu alanlardan uzak durmalarının büyük önem taşıdığı vurgulandı. Malatya'daki bu araştırma, deprem sonrası yıkım süreçlerinde alınması gereken sağlık önlemleri hakkında önemli bilgiler sunarken, bölgedeki hava kirliliği sorununun daha geniş çapta ele alınması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.