TÜSİAD, 'Şaibeli kurultay', İmamoğlu... Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'tan TGRT Haber'de önemli açıklamalar
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TÜSİAD yöneticilerinin skandal açıklamalarını "Ülkesiyle gurur duyacakken, Türkiye hakkında kara propaganda yapmak ekonomimize fayda sağlamaz." diyerek eleştirdi. TÜSİAD'ın iki isminin gözaltına alındığı iddialarını reddeden Tunç, sürecin önceden başladığını söyledi ve ifadenin ise davetle gerçekleştiğini anlattı. Tunç, 'İmamoğlu'na siyasi yasak' iddialarına ve Öcalan'ın çağrısının nasıl olacağına yönelik iddialara da değindi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TGRT Haber canlı yayında 'Gündem Ankara' programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
TÜSİAD yöneticilerinin skandal açıklamalarıyla ilgili "Türkiye hakkında kara propaganda yapmak ekonomimize fayda sağlamaz." diyen Bakan Tunç, CHP'deki 'şaibeli kurultay' iddialarıyla ilgili de "Sayın Özel'in kimseyi suçlamasına gerek yok. CHP delegesinin ortaya attığı iddialar, dilekçeler var. Kendi kendilerine ihbarda bulunuyorlar, birbirlerini suçluyorlar sonra da suçu başkasına atıyorlar." diye konuştu.
TGRT Haber Ankara Temsilcisi Fatih Atik'in sorularını cevaplayan Tunç, İmamoğlu'na siyasi yasak iddiaları, terör örgütü PKK'nın elebaşı Öcalan'ın çağrısı, Hüda Par'ın 'Kürt meselesi çalıştayı' bildirisi ve yeni infaz düzenlemesi konularıyla ilgili de dikkat çeken sözler sarfetti.
TÜSİAD'IN SKANDAL AÇIKLAMALARINA TEPKİ
Bakan Tunç'un açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"Gözaltı kararı olmadı. Soruşturma dün başlamadı. Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasından önce başlamıştı. İfade alma dün gerçekleşti. Gözaltı yok, ifadelerini verdiler. Cumhurbaşkanımız bu konuya değindi, tepkisini de ortaya koydu. TÜSİAD yöneticilerin konuşmalarındaki hususları Türkiye'nin haketmediğini vurguluyoruz. Konuşmalarında Türkiye'de hukuk güvenliği olmadığını, eksiklikleri ifade ederek, somut örneklerle ifade etmeye çalıştılar. Yargının gerçekleştirdiği soruşturmaları dile getirerek bunun 'hukuk güvenliği'ni zedelediğini ifade ederek, yürüyen soruşturmalar bakımından, onların da etkilenmeye çalışıldığını düşünen büyük bir kitle oluştu.
TÜSİAD ekonomi konularında konuşabilir. Ama bunu ifade ederken devam eden soruşturmaları etkilemeye çalışan örnekler verirseniz orada 'yargıya müdahale' olarak algılanan hususlar olur.

'Seçilmiş belediye başkanları yerine kayyım atanıyor, doğru değil' diyor. Burada seçilmiş başkanların görevden alınması ve yerine atama yapılması anayasamızda olan bir şey. Bir kısım belediye başkanları terör nedeniyle görevden el çektiriliyor başka bir kısım ise yolsuzluk nedeniyle... CHP ve DEM Partili belediyelere, kayyım değil aslında, geçici görevlendirme, haklarında devam eden terörle ilgili soruşturmalar var.
Geçici görevlendirmelerin yanında terörle soruşturması devam eden çok sayıda belediye başkanı var. Seçimden önce başlayan soruşturmalar da var. Bunun elbette ki dosyanın durumuna göre yargı takdir ediyor, tutuklama-gözaltı gerçekleşebiliyor ve dosyanın durumuna göre İçişleri yetkisini kullanıyor. Burada geçici görevlendirme yapılırken belediye meclisinden seçilmiyor. Beşiktaş Belediyesi'nde örneğinde ise belediye meclisinden başkan seçildi. Esenyurt terör soruşturmasında Kaymakam görevlendirildi geçici olarak, Beşiktaş'ta ise seçim yapıldı. Burada kanuni usuller bellidir. Bir belediye başkanı durduk yere görevden alınıp yerine kayyım tayin ediliyor propagandası doğru değil. Bunu TÜSİAD başkanı söylüyor.
"KARA PROPAGANDA EKONOMİYE FAYDA SAĞLAMAZ"
TÜSİAD'ın şunu demesi lazım... 'Bu ülkede ihracat 36 milyar dolardan 260 milyar dolara ulaşmıştır. Bu 260 milyar doları biz yeterli görmüyoruz' demesi lazım. Hukuk güvenliğinin olmadığı yere yatırımcı gelmez diyor TÜSİAD. Biz de diyoruz. 80 yılda 15 milyar dolarlık yabancı yatırım geldi Türkiye'ye. Bugün 273 milyar dolar bu rakam! Yabancı sermaye 22 yılda 273 milyar dolara yükselmiş. Kıyas bile kabul etmez. 2024'te 11.3 milyar dolar! Bu eleştirilerin yapıldığı ortamda neredeyse 80 yıla bedel. TÜSİAD'ın geçmişine baktığımızda, keşke söyleyebilseler, uygulayabilseler... 27 Nisan bildirisi yayınlandı, TÜSİAD 'demokrasiye müdahale' diyebildi mi? AK Parti'ye kapatma davası açıldığında da diyemedi. Gezi olayları zamanında, 17-25 Aralık'ta, 15 Temmuz'da TÜSİAD demokrasinin tarafında durabildi mi? Duramadı. Sayın Cumhurbaşkanımız haklı olarak sert bir cevap vermek durumunda kaldı.
Depremde 11 vilayetimiz çöktü. Yeniden ayağa kaldırılma çabasını TÜSİAD eleştiriyor. Hangi güçlü ülke bunun altından kalkabilir? Ülkesiyle gurur duyacakken, Türkiye hakkında kara propaganda yapmak ekonomimize fayda sağlamaz.
(TÜSİAD yöneticilerinin polis eşliğinde götürülmesi hoş bir görüntü mü?) Kimsenin tutuklanması hoş bir görüntü değildir. (Olumsuz etkisi olmaz mı?) Buna yol açmamak lazım. Anayasamızın 9., 10. maddesi... Burada gözaltı kararı yok. Bir davetle geliyor. Belki güvenlik açısından böyle bir durum düşünülmüş olabilir. Bu görüntüler ülkemizde hiç olmasın. Bu tür ayrışmaların ülkeye faydası olmaz.
Soruşturma önceden başlamıştı, ifadeye çağrıldılar. İfade, Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşması sonrasına denk gelmiş olabilir. Soruşturma başladı, hemen ifadeye davet var. Daha önceden davet var. Emniyet'e yazılıyor bu, 'İfadesini almak için tebligat' yapılıyor ve Adliye'ye geliyor.
CHP'DE 'ŞAİBELİ KURULTAY' İDDİALARI
CHP'nin geçen yıl yaptığı kurultayla ilgili iddialar Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na intikal ediliyor. Kurultay Ankara olunca, Bursa'dan 'yetkisizlik'le gelen bir dosya. Bazı ifadeler alındı. Sayın Kılıçdaroğlu da bir programda bunu dile getirince kamuoyu bundan haberdar oldu ve gündeme oturdu. Soruşturma bu kez CHP'nin partili üyelerinden-delegelerinden oluşan bir kısım kişiler de 'Biz de ifade vermek istiyoruz' deyip, dosyayla ilgilenmeye başladı. Sayın Özel'in kimseyi suçlamasına gerek yok. CHP delegesinin ortaya attığı iddialar, dilekçeler var. Yargı makamına verdiğiniz bir dilekçenin dikkate alınmaması söz konusu olabilir mi? Ya takipsizlik verilmesi ya da davaya dönüşmesi lazım. İfadeler almaya devam ediliyor. İfade vermek isteyenler var. Tabi bu ifadelerden ortaya çıkan somut deliller olursa, bunlar araştırılır.
Tüm deliller toplanır ve bunların ışığında siyasi partiler kanununda bir aykırılık var mı, buna yargı karar verir. Soruşturmanın sonucunu beklemek gerekir. Kurultayın iptali çok tartışılıyor. Burada özellikle önemli olan ceza soruşturmasıdır. Somut delil, ceza var mı yok mu? Buna yargı karar verecek. Ceza, soruşturmanın sonucuna göre şekillenecek. O ayrı bir hukuk yargılamasını gerektirir. Bazı delegeler dava açtı. Tedbir kararı reddedildi. Yargı demek ki delile göre karar veriyor. Delillerin toplanma aşaması, somut bir şeye ulaşıldıktan sonra karar veriliyor. Demek ki bir ön yargı yok. Sayın Özel'in partimize, Cumhurbaşkanımıza, yargıya yönelik sözlerini kabul etmiyorum.
(Özgür Özel'in sözleri) Her şey şeffafça gerçekleşiyor. Kurultayla ilgili iddialar, yargıya ihbar edilen ihbarlar. AK Parti'yle, Cumhurbaşkanımızla hiçbir ilgisi yok. Kendi kendilerine ihbarda bulunuyorlar, birbirlerini suçluyorlar sonra da suçu başkasına atıyorlar. 'Sivil darbe'den kastları parti içlerindeki mücadeleyse, darbe işlerini onlar iyi bilir, zaten geleneklerinde darbeci-Yassıada zihniyeti vardır.
Esenyurt Belediye Başkanı ile ilgili soruşturmanın Büyükşehir Belediye Başkanı ile ne ilgisi var? Siz çıkıp diyorsunuz ki 'Bu başsavcı seyyar giyotin-zihni çürümüş...' Bunlar ağza yakışacak sözler değil. Sorumluluk makamında olan herkes, yargıyla ilgili eleştiri yapılabilir, ama yargı mensubuna yönelik hakarete yol açan sözler kullanırsanız... Bilirkişinin ses kaydından, isminden yola çıkarak karalamalar yapmak doğru değil. Yargı devreye girdiğinde 'Neden devreye giriyor' diyorlar. CHP'nin gündemi saptırma, muhalefet yaparken, yapıcı değil, yargıya-adalete yönelik karalamalarla huzur ortamını ortadan kaldırmaya yönelik bir mücadele.
İMAMOĞLU'NA 'SİYASİ YASAK' KONUSU
İmamoğlu'na özel bir durum yok. 1 yıldan fazla bir suç işlerseniz bu kendiliğinden doğan bir sonuçtur. Mesela bir memur, kasten işlediği bir suçtan 1 yıldan fazla mahkumiyet alırsa memuriyeti düşer. Mahkumiyetin sonuçları vardır. Bu sonuçlar kendiliğinden ortaya çıkan sonuçlardır. Sürekli bu anlatılıyor! 2 yıldan 10 yıla kadar bir suç diyelim, 10 yıla kadar yargılanır diye yorumlanıyor... Halbuki belki 2 yıl ceza alacak. Buna göre yatarı yok. Burada basın özellikle üst sınırı öne alıyor ve kamuoyunun dikkatini çekecek cezanın diğer sonuçlarını gündeme getirerek sanki o kişiye yönelikmiş gibi algılatmaya çalışıyor.
(Kent Uzlaşısı ve İstanbul'daki yerel seçim sürecini Ekrem İmamoğlu yönetti, listelerin ona bırakıldığını biliyoruz. Böyle bir irtibar kurulursa siyasi sonuçları olabilir mi?) Soruşturmanın seyri, alınacak ifadeler, tespit edilecek deliller önemli. Tüm bunlar yargının ortaya çıkaracağı konular. Şaibe konusu, İstanbul il başkanlığının alınma sürecindeki 'para kulesi' soruşturması... İfadelerde irtibatlı olan kişiler var mı yok mu, yargının ortaya çıkaracağı konular bunlar.
ÖCALAN'IN ÇAĞRISI VİDEOLU MU OLACAK?
Dün grup toplantısında gazeteci arkadaşlarımız sordu, 3. görüşme için henüz bir talep yok. Olması durumunda gerekli izinleri sağlayabileceğimizi ifade ettik.
Sayın Bahçeli'nin grup toplantısında başlattığı bir 'Terörsüz Türkiye' hedefiyle ilgili bir konuşması oldu. Amaç terörden ülkemizi temizlemek. Sonrasında Cumhurbaşkanımızın destek vermesi önemli. Süreç içinde DEM Partililerin İmrali ile görüşmesi sağlandı. 2 kez görüşüldü. 3. talep henüz söz konusu değil. Olursa değerlendirilecektir.
Mevzuatımızda bir hükümlünün videoyla kamuoyuna seslenmesi gibi bir durum söz konusu değil. Mevzuatımız buna imkan vermiyor. Burada tabi özellikle yanlış anlamaları ortadan kaldırmak lazım. Hedefimiz ülkemizi terörden temizlemek. 40 yıldan bu yana büyük kayıplarımız oldu.
Terör elebaşısı bir açıklama yapacaksa, bu açıklama terör örgütüne yönelik olacak. Ve silah bırakmalarına yönelik bir açıklama olacak. Terör örgütü bu açıklamanın ardından kendini fesheder ve silah bırakırsa, Türkiye o noktada terörsüz bir Türkiye'ye adım atmış olur. O nedenle burada herhangi bir pazarlık söz konusu olamaz. Hedefimiz huzurlu bir geleceğe adım atmaktır.
HÜDA PAR'IN 'KÜRT MESELESİ ÇALIŞTAYI' BİLDİRİSİ
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesiyle, milletiyle bölünmez bir bütündür. Anayasamızın değişmez maddeleri vardır. İstiklal Marşı, başkenti Ankara, resmi dili Türkçe... Bunların tartılması söz konusu olamaz. Bunlar milletimizin mutabık kaldığı, anayasanın değişmez maddeleri. Bu ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik görüş sarf ederken, çok dikkatli olmak lazım. 'İç cephemizi güçlendirelim' diyoruz. Ülkemizin, devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü biz tartıştırmayız. Dolayısıyla bu tartışmaları da doğru bulmuyorum.
YENİ BİR İNFAZ DÜZENLEMESİ GÜNDEMDE Mİ?
Neden 22 yıl sonra reform yapıyorsunuz diye eleştiriler var. 22 yıldan bu yana reform yapıyoruz. Keşke TÜSİAD da bu reformları görse. Hak arama yollarının artırılması... 15 Temmuz darbe kalkışması sonrasında KHK ile kamudan ihraç edilenlere de yargı yolu açtık. Kanunumuz, mevzuatımız buna el vermiyordu.
2009'da Birinci Yargı Reformu Belgesi, 2015, 2018 ve bu da dördüncüsü... Bu da önümüzdeki 4 yılı kapsayacak, 2025-2029. Bu süreç içinde bir uygulama takvimi hazırlıyoruz. Hukuk yargılama süreçlerinin etkinliğinin artırılması ve adalete erişimin güçlendirilmesi... Kurumsal yapımızın ihtiyaçları doğrultusunda yeniden birtakım yasak ve idari uygulamaları yapmak istiyoruz.
Biz bunları masa başında karar vermedik. 1,5 yıldır tüm taraflarla görüşüyoruz. Barolar Birliği, avukatlarımız, savcılarımız, istinaf, yargıtay... Hepsiyle toplantılar yaptık. Vatandaşlarımızın düşüncelerini aldık. Sivil Toplum Kuruluşlarına yazılar gönderdik. Tüm vatandaşlarımıza sayfa açtık, 56 bin kişi görüşlerini ilettiler. Tüm bunlardan ortaya çıkacak, hukukun üstünlüğünü ele alacak, gecikmeyen, öngörülebilir bir adalet sistemi için neler yapabileceğimizi tek tek kategorileştirdik. 23 Ocak'ta Sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştı. Yargı Reformu Belgesi'nin ilk ceza ile ilk 55 maddelik kanun taslağını hazırladık. Şu anda bakanlıklarımıza gönderildi, görüşlere açıldı.
"TRAFİK TARTIŞMASINDA ARABADAN İNMEK SUÇ OLACAK"
Toplum huzurunu bozmaya yönelik suçlarla ilgili cezalarla ilgili caydırıcılığı artırmaya yönelik bir takım düzenlemeler olacak. Mesela trafik tartışmasında arabadan inmek suç olacak. Sadece para cezasıyla kalmayacak. Biz ihtiyaçlar doğrultusunda görüşümüzü arz edeceğiz, vekiller bunu tartışacak.
Saldırı gerçekleşmedi, trafikten indi, önünü kesti, trafiği kesti, makas attı... Tüm bunlar trafik kazalarına neden olan sonuçlar. Ehliyetlerinin alınma süresinin uzatılması... Tüm bunlar taslağımızda var. Meskun mahallerde silah atışları... Özellikle düğün, asker uğurlamalarında vs. vatandaşlarımız maganda kurşunuyla vefat ediyor. Burada kurusıkı da dahil olmak üzere bir takım caydırıcı tedbirler alıyoruz.
Bilişim suçları, dolandırıcılık, telefonla dolandırıcılıkta almamız gereken tedbirler var. Bunları belirledik. Telefon hattı aboneliğinin sınırlandırılması gibi... Yabancılara satılan hatlar gibi... Hepimize mesaj geliyor, tıkladığımızda dolandırılıyoruz ya da açtığımızda dolandırıcılığa muhatap olan vatandaşlarımız var. Bilişim suçları, yasadışı bahis, sanal kumar gibi para trafiğini engelleyecek birçok düzenlemeler olacak.
Bu taslak hazır. Görüşlere açıldı. Taslağımızı vekillere arz edeceğiz. Onlar ekleyebilir, uygun değildir diyebilirler. Kanun yapma yetkisi Meclis'te.
"TUTUKLU SAYISI 394 BİN"
Şu anda cezaevlerinde 394 bin tutuklu sayısı var. Bazı eleştiriler duyuyoruz; 'Cezaevinin kapasitesi doğru olduğu için suç işleyen kişiler serbest kalıyor' iddiası doğru değil. Hakim dosyaya bakarken 'Cezaevinin kapasitesi dolu' diye dikkate almaz. Kişinin işlediği suça ve dosyadaki delillere bakar. Hakim onun barınacağı yeri düşünmez, devlet düşünür. Adalet Bakanlığı olarak da biz düşünürüz."
Bakan Tunç'un açıklamalarından öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle:
*Aile hukukunu gerekirse sil baştan değiştireceğiz.
Boşanma davalarının hızlı olması lazım.
*Nafaka ile eleştiriler olabiliyor. Yargı nafakanın artık ödenmemesi gerekir diyebilir. Özellikle kadınlarımızın mağdur edilmemesi lazım. Boşandıktan sonra bir kadın çalışma hayatına girmesi de zorsa, evlilik nedeniyle mesleğini kaybetmiş olabilir. Onun mağduriyetini dikkate almamız lazım. 1 yıl evli kalıp 30 yıl nafaka... Bu da doğru değil. Bir çözüm yolu bulunması gerekir.