Ece Gürel intihar mı etti? Prof. Dr. Oytun Erbaş'tan çarpıcı sözler: Bu normal bir ölüm değil
Kaybolduğu ormanda 4 gün sonra yaralı halde bulunan 36 yaşındaki Ece Gürel'in ölüm nedenine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Oytun Erbaş, "Acılar içinde geçen bir 4 gün olmuş. Soğuk ölümleri, sıkıntılı ölümlerdir." ifadelerini kullandı. 'Ece Gürel intihar mı etti?' sorusunu da değerlendiren Erbaş, mobbing iddialarıyla ilgili de konuştu.
İstanbul'da Belgrad Ormanı'nda kaybolan ve 4 gün sonra yaralı bulunan peyzaj mimarı 36 yaşındaki Ece Gürel, gece saatlerinde hastanede hayatını kaybetti.
Adli Tıp Kurumu'ndaki otopsi işlemleri tamamlanan Gürel'in cenazesi annesine teslim edildi.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Adli Tıp Kurumu önünden yaptığı açıklamada Ece Gürel'in ölüm nedenine ilişkin "En net olanı geçirdiği hipotermiden kaynaklı iç organlarında kanama meydana geldiği ve bu sebeple hayatını kaybettiği yönünde." diye konuştu.
Ece Gürel'in ölümünün ardından ormanda geçirdiği 4 sır gün de merak konusu oldu.
Deneysel tıp uzmanı Prof. Dr. Oytun Erbaş, TGRT Haber'de 'Pınar Ergüner ile Haberin İçinden' programına konuk oldu.
Ece Gürel'in ölüm nedenine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gürel, "Acılar içinde geçen bir 4 gün olmuş. Soğuk ölümleri, sıkıntılı ölümlerdir. Hipotermi olan insanlarda normalde şu görülüyor; saklanma eğilimi olur. Neden saklanmadı? Bir ağaç kovuğunda ya da bir taş dibinde katlanmış pozisyona geçerdi. Bence bunların algılanması gerekiyor." diye konuştu.
"Hipotermiyi arttıracak bazı ilaçlar da olabiliyor. Bazı antidepresanlar mesela… Başka bir ilaç ya da bir şey kullanıyor muydu? Bu da bu şekilde bir durumu da kuvvetlendirir ve hızlandırır." diye de devam eden Prof. Dr. Erbaş, "Kimse 4 günde bu kadar hızlı şekilde ölmez. Burada en büyük faktör soğuktur. Eğer normal bir sıcaklıkta olsa bu hasta dayanırdı. Ancak burada şöyle bir şey var; Kendini korumuyor, bir yere gidip ısınmıyor. Burada bu yoktu. Burada bence başka şeyler var. Akli karar verememe duygusu da var. Bu normal bir ölüm değil." ifadelerini kullandı.
Erbaş'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"NEDEN KUYTU YERE SAKLANMADI?"
"Benim ilk gördüğüm bir şok tablosu var. Günlerden beri susuz kalmış. Vücut sıcaklığının düşmesi ve susuz kalma şok durumuna götürür. Halüsinasyonlar vardı, bağırıyordu. Bilincin yitirilmesi ve oryantasyonun bozulmasıyla ilgili bir tablo. İlk gördüğümüz bir şok tablosuydu. Baya zor bir 4 gün geçirilmiş. Acılar içinde geçen bir 4 gün olmuş. Soğuk ölümleri, sıkıntılı ölümlerdir. Hipotermi olan insanlarda normalde şu görülüyor; saklanma eğilimi olur. Neden saklanmadı? Bir ağaç kovuğunda ya da bir taş dibinde katlanmış pozisyona geçerdi. Bence bunların algılanması gerekiyor. Neden açık şekilde yatıyordu? Bunların altında bir şey var mı diye düşündüm açıkçası.
Soğukta bilinçte bir sorunlar ortaya çıkarabilir. Çevreyi algılamamaya başlarsınız. Normal akli ifadeniz ve yetilerinizi kaybedebilirsiniz. Neden bir bağırış-çağırış işine girmedi? Neden kuytu yere saklanmadı? Son saatlerinde gücü bitmiş ve yere serilmiş olabilir. 4. gün artık son dönem. Bu olayları artık yorumlayamazsınız. Bundan sonrakiler hipoterminin getirdiği sıkıntılara girer. Karaciğerin, kalbin, böbreğin iflas etmesi…
"HİPOTERMİDE ÖLÜM GEÇ VE UZUN SÜREDE OLUR"
En ünlü kan dondurucu soğuktur. Uzun sürede soğukta kaldığınızda kanınız donmaya başlar, kan pıhtılaşır. Hipoterminin bir sonucudur bu. Ancak hipotermide beynin ölümü zordur. Soğukta hücrelerin yaşama ihtimali artar. Onun için hipotermi ölümleri çok uzun sürer. Soğukta donanlar çok uzun süre sonra bile hayata döndürülmüştür. Çığ düşmelerinde, karın altında kalmalarda görebiliyoruz bunu. Burada da aynı şekilde oldu. Hasta esasında hücreleri yaşıyordu ve hayata döndürüldü ancak birçok organda hasar vardı. Hipotermide ölüm geç ve uzun sürede olur.
Hipotermiyi arttıracak bazı ilaçlar da olabiliyor. Bazı antidepresanlar mesela… Başka bir ilaç ya da bir şey kullanıyor muydu? Bu da bu şekilde bir durumu da kuvvetlendirir ve hızlandırır.
ECE GÜREL İNTİHAR MI ETTİ?
Onun üstünde bir psikojenik, çok büyük bir yük var. Bunun altında intihar komponenti var. Bilinçli gidilmiş olabilir. Bazen hastalarımızda böyle şeyler olabiliyor. Hasta öyle bir duruma gelmiştir ki, oraya intihar için gitmemiştir ama o kadar bıkkınlığı vardır ki, ‘yaşamak istemiyorum’ diyebilir. Aşırı büyük travmalarda, hastanın aklını yitirdiği, garip şeyler yaptığı, sanrıların olduğu durumlar görebiliyoruz. Akut dediğimiz, ani streslerden sonra belleğin bozulması vs. her mekanizmanın çöktüğünü çok görüyoruz.
Bu işin başlangıcında mobbing varsa oradan kesinlikle çıkan bir problem bu. Bu hastanın hayat sıkıntıları olabilir ancak mobbing bunun tuzu biberi olmuştur. Ve hastanın bilincini ve fonksiyonlarını tamamen bozmuş olabilir. Bunun altında bir mobbinge bağlı akut psikiyatrik sendrom olabilir. Uzun süren mobbing beyni küçülttüğü için, abuk subuk kararlar aldırıyor. Sadece 3-5 günlük bir şey değil mobbing. Aklı fonksiyonu bozan bir şeydir. Uzun dönemden beri mobbing devam ediyorsa korkunç büyük bir suçtur ve intihara sebep olmuş olabilirler.
Belki de gerçekten yürümeye gitti oraya. Çok meşhurdur; hasta yükseğe çıkar ve intihar eder. Kimse beklemiyordur. Bunun bir alt yapısı vardır ancak. Bunu ailesi çözecektir. Son günlerdeki durumu neydi, uykuları nasıldı, gerçekten kendini kötü mü hissediyordu, ölüm düşünceleri var mıydı? Eğer bunlar varsa, depresyon ve akut psikotik bozukluk görüyoruz. Hipotermide beyin daha depresif, daha yavaş ve daha psikotik-şizofrenik düşünür. Birey depresyona yatkınsa soğuğun etkisiyle intihar kararı vermiş olabilir.
Kimse 4 günde bu kadar hızlı şekilde ölmez. Burada en büyük faktör soğuktur. Eğer normal bir sıcaklıkta olsa bu hasta dayanırdı. Ancak burada şöyle bir şey var; Kendini korumuyor, bir yere gidip ısınmıyor. Burada bu yoktu. Burada bence başka şeyler var. Akli karar verememe duygusu da var. Bu normal bir ölüm değil.
‘Resüsitasyon’ dediğimiz ‘hayata döndürme’ olabilecek bir şey. Soğukta ölümlerde Resüsitasyon çok iyidir. Çünkü soğuk hücreleri, beyni korur. Hatta biz büyük kalp ameliyatlarında beyni soğutuyoruz, vücudun sıcaklığını 26 dereceye kadar düşürüyoruz. Hücreler dayansın diye. Soğukta ölmek zordur. Ama burada kalp durması var. Artık işin sonuna gelindiğini gösteriyor. Normal şartlarda bu hasta hipotermi olmasaydı daha uzun yaşayabilir. Soğukta neden bu kadar gezindi? Bu kadar gezinme ısı kaybettirir.
"İNŞALLAH 'CESARET İLACI' ALMAMIŞTIR"
Canımı sıkan bir şey oldu, bunu şimdi size söyleyeyim. Japonya’da insanlar belli ormanlara gidip intihar ediyorlar. Toplumun geldiği noktayı görüyorsunuz. Toplumda yapılan filmlerle, saçma sapan kanallardaki olaylarla insanları intihara özendirme, intihar yollarını anlatma… Esasında tüm medyayı tekrar kontrol etmemiz gerektiğini gösteriyor.
İnşallah oraya giderken bir ‘cesaret ilacı’ almamıştır. Kaygı bozukluğunda verdiğimiz ilaçlar cesaret oluşturuyor ve intihar olaylarını kolaylaştırıyor. Anksiyete gidericiler ve bazı anti depresanlar… İnşallah altından bir ilaç çıkmaz. Gerçi Adli Tıp’taki otopside kanda ilaç var mı yok mu çıkacaktır."
İstifa etmesine neden olan mobing uygulayanlar ve onu anlayıp kucaklayacak yerine suçlayıp baskı yapan eşi anne ve babası omur boyu vicdan azabı çeksinler. Yazık yaaa.