Hepsini tek tek kendisi dağıttı

A -
A +

“Cuma namazı sonrası hutbe konusunu anladığımız şekilde özetleyince mest olduk.”

 

 

 

Erzurum'dan Çat ilçesi ve köylerinde geçmiş günde bir cuma vakti yaptığımız kitap satışlarını anlatmaya bugün de devam ediyorum. Bize hizmette inşallah mahcup olmayız dediklerinde asıl biz mahcup olmuştuk.

 

“Hele cuma namazını eda edip kitapları nasibi olanlara bir kavuşturalım. Arkadaşlarınız da gelince ikram ve sonrasında anlatırım. Siz abdest tazeleyecekseniz şurası” diye gösterdi.

 

Vakit girdiğinde cami imamının da o olduğunu, hutbeyi o okumaya başlayınca bir yaşına daha girdik. Hutbeyi Arabi okuyup cuma namazından sonra da hutbe konusunu anlayacağımız şekilde güzelce özetleyince mest olduk.

 

Biz ilk defa böyle cuma namazı kılıp imam efendinin cuma sonrası sohbetini dinliyorduk. Hep ilkleri yaşıyorduk.

 

Meğer asıl ikramlar geride imiş ki bu karşılaştıklarımız onların yanında devede kulak kalacak cinstendi. İmam Abdulgafur Efendi bizi sohbetiyle mest ettiği yetmiyormuş gibi ecdat yadigârı kitapların hepsini kendisi tek tek ne yazdığından bahsederek cami cemaatine dağıttı.

 

Yörece hürmet ifadesi olan Efe lakaplı da olan Abdulgafur Efe'nin bize hizmetinden, cemaat de bize onun hürmetine öyle bir hürmet, öyle bir saygı gösterdi ki, biz sanki eridik bittik, mahcubiyetten... Tövbe tövbe! Nasıl utanıp, nasıl mahcup olduk... Sarılıp elimizi öpmek isteyen, boynumuza sarılan, “misafirimiz olun”, “dua edin” diyen...  Derviş Hayreddin Ağabey çoktan mest olmuş hâldeydi. Dedi ki herkese:

 

“Aman efendim biz kimiz ki, bu kadar davranıyorsunuz” diyerek hürmet kelimelerini terennüm ediyordu ama dinleyen kim?

 

Özetle biz alayişten şaşkın olup cuma namazından sonra elde kitap kalmayıp hayretle sevinç içende mesrur olmuş iken o Abdulgafur Efendi “Şöyle anayola gelin de minibüse binip gidelim. Evli, barklılar var. Yengelerden azar işitip laf yemesinler. Bekârlar için hava hoş!” ikazı aklıma gelip arkadaşı köyde bırakıp yola koştum ama fırçayı bizi oraya namaz öncesi bırakan kaptan Hüseyin hocamdan yedim!

 

-Nerede kaldınız, size ne dedik, Hayreddin nerede?

 

-Haklısınız efendim ama biz bizde değildik.

 

Bu karşılaşmamızda tevazudan kendisini gizleyen bu mübarek kimsenin aslında çok meşhur bir âlim olduğunu nice zaman sonra da evlad-ı Resul yani Seyyid olduğunu öğrenince de sevgimiz artıp hürmette kusur etmemeye çok gayret ettik.

 

     Gazanfer Şahin

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.