İngiliz The Times gazetesi, V. Murad'ın torununa neden CIA ajanı dedi? İşte Kenize Murad'ın hazin hikayesi...
İngiliz gazetesi The Times, V. Murad’ın torunu, savaş muhabiri ve romancı Kenize Murad’ın 1973 yılında CIA ile görüştüğünü yazdı. Haber "Osmanlı torunu CIA muhbiri çıktı" şeklinde lanse edilince The Times haberi tekzip etti. Kimsesiz büyüyen Murad hakkında neden böyle manipülatif bir haber yayınlandı, Murad'ın Filistin davasına verdiği destekle bir alakası var mıydı? İşte iddialar ve gerçekler..
ALİ TÜFEKÇİ - İngiliz The Times V. Murad'ın torununun kızı Kenize Murad (Mourad) hakkında bir haber yayınladı. Murad Türkiye'deki bazı haber siteleri tarafından "İranlı halıcıların çöpte bulup birleştirdiği" söylenen bir evrak üzerinden CIA için muhbirlik yaptığı suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.
Haber kısa sürede çeşitli mecralarda "Osmanlı torunu CIA ajanı çıktı" şeklinde servis edildi. Peki gerçek böyle miydi?
İşte aleyhinde iddialara konu olacak kadar ilginç olan Osmanlı Hanedanı üyesi Kenize Murad hakkında gerçekler...
"Fransa’da doğdum. İyi insanlar tarafından yetiştirildim. Yine de kendimi hep bir yabancı gibi hissettim. Lisanım, tahsilim, düşünce tarzım tamamıyla Fransız olmasına rağmen; kalbim Türkiye ve Orta Doğu için çarpıyor." (Kenize Murad, Sürgündeki Hanedan)
KENİZE MURAD'A KARALAMA KAMPANYASI
Kenize Murad'ın CIA ajanı olduğu iddiası 1970'lı yılları kapsıyor.
İngiliz Sunday Times ve The Times'da yer alan habere göre ,Kenize Murad muhabirliği sırasında bir diplomatla görüşmüş, kendisinden bilgi vermesi istenmişti.
Kenize Murad ilk başta diplomatın teklifini kabul etmiş, ardından bunun yanlış düşünerek CIA'ya teklifi reddettiğine dair mektup göndermişti.
Soğuk savaş yıllarında bir diplomat kanalıyla CIA'dan kendisine teklif geldiğini söyleyerek şu açıklamayı yaptı:
“Onlar için çalışabileceğime inanmalarına izin vererek bir oyun oynadığımı bilmelerine bile izin vermemeliydim. Adamla (CIA ajanıyla) yüzleşmekten bile korktum, bu yüzden üzgün olduğumu ama yapamayacağımı ifade eden bir mektup gönderdim.”
The Times Murad'ın CIA ile 1979 yılında da irtibatının olduğuna dair bir evrak paylaştı.
İddiaya konu olan evrakın 1979’da İran’daki ihtilalde Tahran’daki ABD elçiliğinde bulunduğunu ve kâğıt öğütücüsüne atıldığını fakat 'İranlı halı dokumacıları tarafından bir araya getirildiğini' yazdı.
THE TIMES MUHABİRİNDEN AÇIKLAMA
Haber ilk olarak Hürriyet'te yayınlandı. Ardından da Karar'da yer alan haber, belgenin gerçek olduğu, Kenize Murad'ın CIA için muhbirlik yaptığının belgelendiği iddiasıyla paylaşıldı.
Başka haber siteleri haberi daha fazla çarpıtarak "Osmanlı Hanedan üyesi CIA çıktı" şeklinde servis etti.
The Times muhabiri Emanuele Midolo Türk medyasının haberi çarpıtarak verdiğini söyleyerek X hesabı üzerinden paylaşım yaptı.
Midolo "Bu yanlıştır @KararHaber makalenizde muhtemelen iftira niteliğinde ve Bayan Mourad'ın güvenliğini tehlikeye atabilecek yanlışlıklar var. Makaleyi güncellemenizi ve bir düzeltme yayınlamanızı öneririm. Ayrıntıları size e-postayla gönderdim." dedi.
KENİZE MURAD NEDEN HEDEFTE?
Murad gazeteciliğe başladığında ilk işlerinden biri Pakistan ile Hindistan arasındaki muhabirlikti.
İlk defa burada Hindistan casusu ithamıyla tevkif edildi ancak Pakistan başvekili Zülfikar Ali Butto’nun talimatıyla serbest bırakıldı.
1967 senesinde Fransa’nın büyük mecmualarından Nouvelle Observateur’a geçerek arşiv memurluğu, ardından da siyasî analizler yaptı.
Kenize Murad savaşın ortasında doğdu ve kim olduğunu bilmeden tek başına bir hayat mücadelesi verdi.
Osmanlı hanedanının bir mensubu olduğunu öğrendiğinde önce bu şoku atlattı ardından köklerinin peşine düştü.
Okumayı ve yazmayı seven Kenize Murad, Osmanlı tarihine ve ailesinin başına gelenler hakkında kendisini yetiştirmeye çalıştı.
Elde ettiği bilgilerle Osmanlı ailesinin başına gelenleri anlattı. Annesinin hayatını, 1987 yılından "De la part de la princesse morte" (Ölmüş Bir Prenses Tarafından) adıyla Fransızca olarak romanlaştırdı. Kitap sadece Fransa’da 1 milyon 200 bin satarken yirmiden fazla dile çevrildi.
"Lisanım, tahsilim, düşünce tarzım tamamıyla Fransız olmasına rağmen; kalbim Türkiye ve Orta Doğu için çarpıyor" sözleri meslek hayatında da kendini gösterdi.
Filistin davasına destek oldu, Filistinlilerin acılarını dile getirdi. Hindistan Pakistan krizinin yaşandığı yıllarda konusunda Müslümanların yaşadığı sıkıntı ve haksızlıkları kaleme aldı.
Bugün ABD, İsrail, Avrupa ilişkilerinin hassaslaştığı bir dönemde İngiliz Sunday Times ve The Times üzerinden Osmanlı Hanedan üyesi Kenize Murad hakkında bir algı oluşturmaya çalışması dikkatle sorgulanması gereken bir durumdur.
Kenize Murad'ın hedefe oturtulmasının sebebi hazin hayat hikayesinde yatıyor.
AÇLIKTAN ÖLEN AİLE
3 Mart 1924 tarihinde Osmanlı Hanedanı'na mensup bütün aile fertleri, kundaktaki çocuktan yaşlı fertlerine kadar, süresiz olarak sürgün edildi.
Sürgün edilen Osmanlı Hanedanı yıllarca "haymatlos" yani "vatansız" olarak yaşamak mecburiyetinde kaldı. Bunlardan biri de Kenize Murad'ın ailesiydi.
Sultan V. Murad’ın kızı olan Hadice Sultan, iki evlilik yaptı. İkisinde de türlü sıkıntılar çekti. Hanedan sürgün edilince, oğlu Hayri ve kızı Selma ile beraber Beyrut’a yerleşti. Burada 1938 senesinde sefalet içinde öldü.
Annesine kaybeden Sultan Murad'ın erkek torunu Hayri Bey de bu sefalet içinde bunalıma girdi. Türkiye'ye dönebilmek için yaptığı müracaatlar dikkate alınmadı ve hayatına son verdi.
Geriye Hadice Sultan’ın kızı Selma Hanımsultan kaldı. Sırf ailesini sefaletten kurtarmak için 1937’de Hindistan’daki küçük hükümdarlardan Kutvâre Nevvâbı Seyyid Hüseyin Sâcid Zeydî (1910-1991) ile evlendi.
Sâcid Zeydî Edinburgh Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun bir prensti.
İşte gazeteci ve yazar Kenize Murad bu evlilikle dünyaya geldi. Yani gerçekte V. Murad'ın torununun kızıdır.
DÖNÜM NOKTASI II. DÜNYA SAVAŞI
Selma Hanımsultan annesinin emektar hizmetkârı Zeynel Ağa ile beraber Hindistan’a gitti.
Kutvâre Müslüman bir belde olmakla beraber; hayat çok iptidaiydi. Zor da olsa burada hayatına devam ediyordu.
Ancak Selma Hanım, annesi Hadice Sultan’ın vefat haberi uzun bir zaman sonra aldı ve bunun üzerine Beyrut'a gitmek üzere yola çıktı.
Önce ağasıyla beraber Paris’e geldi fakat Beyrut’a geçemedi. Tam bu esnada II. Dünya Savaşı dolayısıyla Paris’i Almanlar işgal etti. Burada mahsur kalmıştı ve hâmileydi.
AÇLIKTAN ÖLEN ANNE, KATOLİK LİSESİNE BIRAKILAN KIZ
15 Haziran 1940’da Kenîze’yi doğurduğunu kocasına bile haber veremedi. İşgal altındaki şehirde mücevherlerini satarak bir otelin masraflarını ödedi.
Az bir zaman sonra 13 Ocak 1941 tarihinde otel odasında açlık ve sefalet içinde vefat etti.
İşgal Paris'inde Zeynel Ağa geride kalan 14 aylık bebeğine bir müddet bakmaya çalıştı. Ama çaresiz kalarak İsviçre’nin Paris konsolosluğu bahçesine bırakarak ortadan kayboldu.
Küçük Kenize'yi, başkonsolosun eşi bebeklikten itibaren belli bir yaşa kadar büyüttü. Sonra kızcağızı bir Katolik lisesine yazdırarak tayin edildiği Venezuela’ya gitti.
MİLLİ KÜTÜPHANEDE ARŞİV MEMURLUĞU
Babası Kutvâre Nevvâbı Hüseyin Sâcid Efendi Avrupa'da hararetle ailesini aradı. Zevcesinin öldüğünü ve kızının vaziyetini acı bir şekilde öğrendi.
Onu yanına almak istediyse de lise vermedi. Kenize Hanımı yalnız geçen hayatı devam etti.
Derslerine çalışan Kenize Hanım, Sorbonne’da sosyoloji ve psikoloji okudu. Üniversiteyi sokaklarda elbise satmakla ve benzeri işlerle bitirdi. Cebinde bir kahve içecek parası olmadan Sorbonne’u bitirdi. Tıp okumak istedi ama malî gücü yetmedi.
Paris’te Millî Kütüphane’ye arşiv memuru olarak girdi.
OSMANLI HANEDANIYLA İLK TEMAS
Yalnız ve zorluk içinde Avrupa kültürü içinde büyüyen Kenize Hanım'ın babası Hüseyin Sacid Efendi peşini bırakmadı.
Londra'da Halife Abdülmecid Efendi’nin kızı olup Haydarabad Nizamı’nın oğluyla evlendiği için Hind prensesi sayılan Dürrişehvar Sultan’a mektupla ulaştı. Kızının durumunu anlattı.
Dürrişehvar Sultan da Paris’te yaşayan eski eltisi Nilüfer Hanımsultan’a aktardı.
Nilüfer Hanımsultan, ilk defa Kenize Hanım’la irtibat kurup görüşmeye başlayan kişi oldu. Kenize Hanım’ın ilk tanıdığı akrabası o oldu.
BABAYLA İLK KARŞILAŞMA
Bir taraftan hayat mücadelesi veren diğer taraftan geçmişiyle ilgili bilgiler ilk defa ulaşan Kenize Hanım 21 yaşındaydı. 1961 senesinde Hindistan'a giderek ilk defa babasını gördü.
Hüseyin Sâcid, yeni Hindistan Devleti kurulduktan sonra tahtını kaybetmiş; mallarına el konulmuş biriydi. Lüknov’da avukatlık yapmaya başlamış, tekrar evlenerek üç çocuğu olmuştu.
Yeni tanıştığı ailesi, Kenize Hanım'ı sahiplendi ancak genç kız burada kalamayıp Paris’e döndü. 1965 senesinde muhabir olarak gazeteciliğe başladı.
FİLİSTİN DAVASININ SESİ OLDU
Gazetecilikte kendini ilerleten Kenize Murad, Ortadoğu’da 15 yıl boyunca çalıştı. İsrail'in Filistin'de işlediği suçları haberleştirerek servis etti.
Kudüs, Gazze, Cenin, kamplar, katliamlar ve daha nice konuyu haberleştirdi. Filistinlileri, İsrailli Arapları, Yahudileri yazdı.
Bu yıllarda yaşadıkları için şunları söylemişti:
“Filistin intifadası bende silinmez izler bıraktı, insanların acısını görmek, vurulmalarına şahit olmak… Benim de Filistin’de birkaç kez vurulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmam…"
Bütün bunları "Toprağımızın Kokusu Filistin ve İsrail'in Sesleri" adıyla da kitaplaştırdı.
Bugün hakkında iftira dolu haberler yapılmasının arkasında işte bu hizmetleri yer alıyor.
'da Takip Edin!
