Osmanlı Hanedanının aile fotoğrafını gülerek paylaşan Özgür Demirtaş'a anne Ayşe Osmanoğlu'ndan cevap!
Osmanlı Hanedanının İngiltere'de yaşayan fertlerine ait aile fotoğrafını gülerek paylaşan akademisyen Özgür Demirtaş tepki topladı. Demirtaş'a çocukların anneleri Ayşe Osmanoğlu "Hiçbir şey bilmiyorsun" diyerek cevap verdi. Peki Osmanlı hanedanının bazı üyeleri neden İngiltere'de yaşıyor? Sürgündeki hanedanın başına neler geldi?
Hilafet ve saltanatın kaldırılmasıyla 1 gecede yurt dışına sürgün edilen Osmanlı Hanedanı hakkında akademisyen Özgür Demirtaş anlamsız bir paylaşıma imza attı.
Kahkahayla gülerek aile fotoğrafını X hesabından paylaşan Özgür Demirtaş'ın tweetinin altında Osmanlı ailesine hakaret dolu paylaşımlar yapıldı.
Ailesine ait bir fotoğrafın bu şekilde servis edilmesine anne Ayşe Osmanoğlu cevap vererek tepki gösterdi.
ANNE OSMANOĞLU CEVAP VERDİ
Ayşe Osmanoğlu "Öncelikle, çocuklarıma neden güldüğünü anlamıyorum! Onlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsun ve eğer görünüşlerine göre yargılıyorsan, Allah'ın onları yarattığı şekilde olduklarını unutma. İkinci olarak, bu fotoğrafın hakları bana ait ve sen bu resmi kullanmak için iznimi almadın!" dedi.
OSMANLI AİLESİNE HAKARET EDİLDİ
Fotoğrafın paylaşılmasının ardından paylaşım altında Osmanlılar aleyhinde pek çok içerik paylaşıldı.
Bunun üzerine insaflı X kullanıcıları bu paylaşımlara cevap verdi. Bazı hesaplar "Yorumları okuyanlara sesleniyorum. Eğer bu fotoğraftakiler sizin çocuklarınız olsaydı, internette biri de bu fotoğrafı alıp bir kahkahayla koysaydı ne hissederdiniz?" diye sordu.
Bazı kullanıcılar da "Çoluk çocuk üstünden siyaset ne kadar edep ve terbiye dışı yazık. Prof olsa da kişi önce insan olmak lazım" diyerek yorumlar yazdı.
"AÇ KALDIK AÇIKTA KALDIK SİZİN GİBİ SOYSUZLARA..."
Özgür Demirtaş'ın hedef tahtası haline getirdiği Osmanoğlu ailesi de paylaşıma tepki gösterdi.
Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu Özgür Demirtaş'ın paylaşımını alıntılayarak sert sözlerle eleştirdi:
"Altı asır şerefli milletimize hizmet etme gururunu yaşamış osmanlı hanedanıyız! Kah Kosova ovasında kah Yemen çöllerinde kah Viyana önlerinde Türk sancağını dalgalandırmış Türk'ün kut almış Osmanlı Hanedanı! Memleketinden sürülmüş, kimi açlıktan, kimi bakımsızlıktan ahirete göçmüş Osmanlı Hanedanı! Ne devletimize küstük ne kaderimize... Aç kaldık açıkta kaldık sizin gibi soysuzlara kendimizi güldürmedik elhamdülillah."
🔴ÖZGÜR DEMİRTAŞ TWEET'İNİ SİLDİ
Öte yandan, Özgür Demirtaş, paylaşımının altına gelen tepkilerin ardından tweet'ini sildi.
OSMANLI HANEDANI NEDEN İNGİLTERE'DE YAŞIYOR?
Özgür Demirtaş'ın paylaşımının altına gelen yorumlar "Osmanlı hanedanı neden İngiltere'de yaşıyor", hanedanın üyeleri "niçin bir yabancılarla evlendi" sorularını da beraberinde getirdi.
Türkiye gazetesinden Murat Öztekin'e samimi açıklamalarda bulunan Ayşe Osmanoğlu "İngiltere’nin güneyinde, nehir kenarındaki küçük bir kasabada büyüdüm. Mütevazı bir evimiz ve hayatımız vardı. Ebeveynlerim, erkek kardeşlerimle beni çok severdi. Lakin, geçmişime baktığımda maalesef çocukluğumun pek de mutlu olmadığını hissediyorum. Sanırım babam, daimi olarak İngiltere’de yaşamaktan mutlu değildi. Annemse kardeşimin üç aylıkken ölümünden sonra, onu tüketen kederden asla kurtulamadı." diyerek burada yaşadıklarını paylaşmıştı.
Osmanlıların çektiği sıkıntıları Sürgündeki Hanedan kitabında detaylarıyla yazan Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, "Osmanlı Ailesinin Çileli Asrı" başlıklı yazısında şöyle anlatıyor:
BEŞİKTEKİ BEBEĞE KADAR SÜRGÜN EDİLDİ
"3 Mart 1924 itibarıyla Türk tarihinde yeni bir sayfa açılıyordu. Halifelik kaldırılmış ve tarihin en uzun ömürlü hanedanlarından Osmanlılar vatandaşlıktan çıkarılarak yurt dışına sürülüyordu. Bu, yaşlısından beşikteki bebeğe kadar hepsi için yeni ve sıkıntılı bir hayatın başlangıcı oldu.
Saltanat, ardından da halifelik kaldırılınca, 3 Mart 1924 tarihli kanunla Osmanlı hanedanına mensup 156 kişi vatandaşlıktan ihraç olunarak 3 gün içinde sınır dışı edildi.
Kanuna dâhil olmadıkları halde, ebeveynleri veya çocukları ile sürgüne gitmek zorunda kalanlarla bu sayı 200'ü buldu. Efendilerinden ayrılamayan emektarlar da sayılırsa, sürgünlerin sayısı yüzlercedir. Bunların transit olarak bile ülkeden geçmesi yasaklandı. Mallarını 1 yıl içinde tasfiye etmeleri, aksi takdirde hazineye kalacağı bildirildi."
AÇLIK VE SEFALET DOLU YILLAR
"Müşkül vaziyetteki hanedana, zaman zaman halktan yardım edenler olmuştur. Şehzâde Ahmed Nuri Efendi’ye, vaktiyle iyilikte bulunduğu bir Rum genci bir miktar yardım etmiştir. Zekiye Sultan’ın Pau’da kaldığı küçük otel odasından, otelin sahibi olan Ermeni ücret almamıştır. Kahire’de hastalanan Behiye Sultan’ın ilaç ve bakımını Ermeni bir kadın üstlenmiştir. Sami Bey’e, vaktiyle İstanbul’da yardım ettiği bir Rus prensi el uzatmıştır.
Şehzâde Ahmed Nuri Efendi, bir parkta açlıktan ölmüş olarak bulundu. Şehzâde Abdürrahim Efendi, sefalete dayanamayarak intihar etti. Mediha Sultan’ın belediye yardımı ile geçinen torunu Hadice Sâmi de bu sıkıntılar sebebiyle pencereden atlamak suretiyle hayatına son verdi.
Çok büyük bir sefalete düşen Ârife Kadriye Sultan, acılarına dayanabilmek için morfine alıştı ve kısa bir müddet sonra vefat etti. İki kızı yetimhaneye düştü.
Nice’te, elindeki avucundaki biten Fehime Sultan, vereme yakalandı. Sadık bir zenci cariyesi, geceleri sokaklarda dilenerek topladığı üç-beş frankla efendisine bir çorba kaynatabilmişse de, Sultan hayata veda ederek dünya acılarından kurtulmuştur."
Hanedan üyelerinden bazılarının mezarları
İSİMSİZ GÖMÜLENLER
Ekinci vatansız pasaportuyla çeşitli ülkelere savrulan hanedan üyelerinin hayatları hakkında Naciye Sultan'dan şu hatırayı naklediyor:
“Irkan kendi halklarına yabancı başka hanedanlar, böyle bir ihtimali [sürgünü] düşünerek, memleket dışında ihtiyaçlarını sağlayacak tedbirleri almış olabilirlerdi. Biz ise, hâriçte ihtiyat parası bulundurmayı hiçbir zaman aklımızdan geçirmemiştik. Çıkarken süratle tasfiye ettiğimiz menkul ve gayrimenkullerimizden elimize ne geçti ise, onunla gurbette yaşamaya başlamıştık.
Yabancı bir muhitte, yabancı dil konuşan insanlar arasında hayatın tecrübesizlikleri içinde pek çoğumuz elinde olan biteni ile idare edemedi. Başlangıçta hesapsız, kaygısız bir hayat sürenlerimiz oldu ise de, zamanla maddî sıkıntılar baş gösterdi. İşte o zaman şaşıranlar çok oldu.
Seneler geçtikçe aramızda yer yer sefaletler, felâketler bütün çıplaklığı ile görülmeye başladı. Bunları yabancılara göstermemeye son derece dikkat ettiğimizden, aramızda bile bazen böyle hâdiselerden geç haberdar oluyor ve birbirimize yardım etmekte gecikiyorduk. Son senelerde hastalığına ilaç parası bulamayan yaşlılarımız oldu. Maddî kıymeti olabilecek her şeyi elden çıkardıktan sonra, kış ortasında yiyecek tedârik edebilmek için sırtındaki paltosunu satıp bu yüzden zâtürre olup hayata gözlerini yumanlarımız da çoktu.
Viran bir köşede sefaletini kendi akrabalarına dahi göstermeyi zül sayan sessiz sedâsız, şikâyetsiz ölüp de cenâzeleri mahallî belediyelerin fukaraya ayırdığı tahsisatla kaldırılıp, umumî mezarlara isimsiz ve hüviyetleri belli olmadan gömülenlerimiz oldu. Bunları şikâyet olsun diye söylemiyorum. Memleketin, vatanın selâmeti için verilmiş nice kurbanlar arasında Osmanoğulları’nın da küçük bir hissesi olduğunu belirtmek istiyorum.”
'da Takip Edin!
Çok üzücü. Ne olursa olsun çok üzücü. Eğer şuan dikkat etmezsek hepimizi bekleyen bir son.
Onlar bizim atalarımız.Özgür Demirtaşı kınıyorum