‘Bu kitapları çıkar evden!'

A -
A +

Açıkbaş Mahmut Efendi "rahmetullahi aleyh", Anadolu velilerindendir. 1600'lü yıllarda yaşayıp, Bursa'da vefat etti. Bu zat, komşu gencin ziyaretine gitmişti bir gün. Odasında bazı kitaplar görüp ikaz etti onu. - Bu kitapları çıkar evden! - Neden hocam? - Hepsi de zararlı. - Ama hocam... - Sen beni dinle. - Peki, başüstüne. "Peki" dedi ama, bir türlü kıyamadı atmaya. Sözü yere düşmesin diye bir ikisini çıkardı o gece. Ve yattı. Uyur uyumaz bu zatı gördü rüyasında. Ciddiydi mübarek. - Attın mı o kitapları evden? Korku ile uyandı. Namaz kılıp tekrar uyudu. Uyur uyumaz tekrar gördü bu zatı. Daha bir celalliydi bu sefer. Hâlâ atmadın mı? - Hâlâ atmadın mı o kitapları? Korkup fırladı yataktan. Ve attı hepsini. Ertesi gün erkenden kapısı çalındı gencin. Açtığında bu zatı gördü eşikte. Gülümsüyordu. - Attın o kitapları değil mi? - Attım hocam. Elindeki kitabı uzattı gence. - Onların yerine, sana bu kitabı getirdim. Ehli sünnet bir âlim yazmış. Bu kâfi gelir sana. Ve buyurdu ki: - Yüz tane yanlış kitap okuyacağına, bir doğru kitabı, yüz defa oku! Bu nasihat gencin çok hoşuna gitmişti. Tekrar etti içinden: "Yüz yanlış kitap okuyacağına, bir doğru kitabı yüz defa oku!" "Ben haksızım" deyin! Bir grup genç bu zata geldiler. - Hocam bize nasihat eder misiniz? Sevgiyle baktı o gençlere. - Evlatlar! İnsanların kaybettiğini bulmaya çalışın. Gençler bir şey anlamadı. - İnsanların kaybettiğini mi? - Evet. - O nedir ki hocam? - Sevgi ve samimiyet. Sertlikle bir yere varamazsınız. Sonra buyurdu ki: - Bir ihtilafa düşerseniz, "Ben haksızım" deyin. - Neden hocam? - Peygamberimizin müjdesi var çünkü. - Ne müjdeliyor Efendimiz? - Böyle yapana Cennette köşk verileceğini müjdeliyor. "Kefili de benim" buyuruyor.