Balıkesir toprağını nurlandıran bir Hak dostu var. "Paşa Sultan"... Gencin biri geldi bir gün ba zata. - Hocam, ben namazlarımı muntazam kılıyorum, ama hiç lezzet alamıyorum. Sebep nedir acaba? Mübarek, şefkatle baktı gence. - Rabbini, yalnız namazda değil, her zaman hatırla evladım. - Nasıl yani? - Günah işleme. Günahı terkedersen, namazlarından lezzet alırsın. *** Bir gün de sohbetinde buyurdu ki: - Kardeşlerim, merhamet etmiyene, merhamet edilmez. Siz Allah'ın kullarına acıyın ki, Allahü teala da size acısın mahşerde. Rızık için çalışmak Cemaatten biri sordu: - Hocam, bir kimse sabahtan akşama kadar camide ibadet edip, "Allahü teala benim rızkımı nerden olsa gönderir" derse, o, nasıl bir adamdır? Buyurdu ki: - O, cahil bir kişidir. Rızık için çalışmak da ibadettir çünkü. Nitekim Peygamberimiz, "Allahü teala benim rızkımı süngümün ucuna koymuştur" buyurdu. Yani "Rabbim cihad yoluyla rızkımı gönderiyor" demek istedi. *** Allahü tealadan korkusu çoktu bu zatın. Bunun için geceleri uyumaz ağlardı hep. Bir gün sevdikleri sordu ona: - Hocam, geceleri niçin uyumuyorsunuz? - Uyku tutmuyor ki. - Neden ama? Bir "Aaah!" çekti ki!.. Titrek bir sesle cevap verdi: - Kardeşlerim! Önünde Cennet ve Cehennemden başka gidecek yeri olmayan ve bunlardan hangisine gideceğini de bilmeyen bir kimse, nasıl rahat yatar, nasıl uyuyabilir? *** Buna rağmen insanları ferahlatırdı yine. Bir gün bir dostu geldi huzuruna. Halinden üzüntülü olduğunu anlayıp sordu: - Üzgünsün, bir derdin mi var? - Evet hocam. - Hayrola, nedir derdin? - Hocam çok günah işledim. Ahirette halim ne olacak? Elini dostça koydu adamın omuzuna. - Merak etme. Bu gemi sahile çıkarsa içindekilerin hepsi kurtulur. Sen bindiğin gemiden düşmemeye bak. - Biz hangi gemideyiz ki hocam? - Tabii ki İmam-ı Azam'ın gemisindeyiz. Buna "Ehli sünnet gemisi" de denir. Bu gemi, yarın selametle sahile çıkınca, içinde kim varsa çıkaracaktır. Bizim gibi günahkârları da.