Palu'da, "Mahmûd-u Sâminî" hazretleri, isim vermeden hep "Osmân Bedreddîn"den bahsediyordu talebelerine. Gelmesini dört gözle bekliyor, hattâ son zamanlarda; - Âh, çabuk gelse, diyordu. Talebeleri merak edip; - Kim bu kişi? diyorlardı. Hocamız övüyor onu böylesine. Osmân Bedreddîn ise, kendisine bir üstâd arıyor, ama bu üstâdın "Mahmud Sâminî" olduğunu bilmiyordu. Nihayet rüyâ gördü bir gece. Tanımadığı bir zât, (Mahmud Sâminî hazretleri); - Hâfız kurbân! dedi kendisine. Bende bir mânevî emânet var. Çabuk gel ki, teslim edeyim onu sana. Ve ekledi: - Yeter, naz etme bu kadar. Gel artık, gözlerim yollarda. Ve uyandı. İyi de kimdi bu zat? Ertesi gece yine bir rüyâ gördü. Çok mu merak ediyorsun? Dört büyük velî vardı yanında. Alî Sebtî, Hayyât-ı Vehbî, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî ve Bahâddîn-i Buhârî hazretleri. Bu velîler sordular ona: - O zâtı çok mu merak ediyorsun? - Evet efendim, kimdir o zat? - Mahmûd Sâminî'dir. - Nerdedir peki? - Palu'dadır. Onun dâvetine icâbet eyle ki, senin nasîbin o velîdedir. Almıştı işareti. Düştü Palu yollarına. Bu hal, "Mahmûd Sâminî"ye mâlum oldu. Talebesini toplayıp; - Beklediğim genç geliyor, buyurdu. Haydi birlikte çıkıp karşılayalım kendisini. Ve çıktılar yolu üzerine. Az sonra göründü uzaktan. Ve yaklaşıp indi attan. Mahmud Sâminî, gitti ve muhabbetle bağrına bastı onu. Amaaa... Bu "Ama" mühim işte. Çünkü Osmân Bedreddîn, Onu ilk gördüğünde, gözü "Çapak"lıydı mübâreğin. Bir de "Tütün" içiyordu. Bu ikisi, perde oldu ona. Büyüklüğüne inanıyor, ama bir türlü teslim olamıyordu. "Devamı yarın" > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com