"Allahü ekber! Allahü ekber!"

A -
A +

Ruslar "Erzurum"a saldırmıştı. Bu, gayrete getirdi Erzurum halkını. Yediden yetmişe silâhlandılar. O gece, gümbür gümbür davullar çalıyor, halk "cihâd" için harbe çağrılıyordu. Henüz tanyeri ağarmamıştı ki, kahraman dadaşlar fırladılar yataktan. Ve kazma kürek cinsinden ne varsa alarak, şehrin orta yerinde toplandılar. Yaşlı genç. Kadın, erkek. Tek yürek olmuşlardı. O ara garip bir şey oldu. Tanyeri yeni yeni ağarıyordu ki, bir "Ezân sesi" duyuldu birden. - Allahü ekber Allahü ekber! Aman Allahım, nasıl sesti bu? Görüllere işliyordu. Bir anda doruğuna çıktı herkesin heyecânı. Neden? Çünkü "Osmân Bedreddîn" okuyordu bu ezânı. Öyle aşk, öyle ihlâsla okuyordu ki, dadaşları kendinden geçiriyordu. Hattâ Erzurum'un dağı, taşı, tepesi, sanki dile gelmiş, tekrar ediyordu bu sesi. Öyle bir "Ezân"dı ki... Gönüllere nûr taşıyordu sanki. Şühedâ rûhlarını cenge çağırıyordu. "Allahü ekber!" sesleri dalga dalga yayılırken, bir cesâret, bir şevk geldi dadaşlara. Ve mehterân Heyecan zirvesine çıkmıştı ki, "Mehter" vurmaya başladı. Gönüller, "Vatan" için, çarpıyordu. Yürekler "Din" için atıyordu. Gözler, "Savaş" için emir bekliyordu. Nihayet Miralay Bahri Bey'in sesi duyuldu: - Hücuuum! Ve bir savaş başladı Moskof'a karşı. Sanki "Aslan" kesilmişti Erzurum'un yaman dadaşı. Haykırırdı Bahri Bey: - Urun hâ gardaşlarım! Urun kahraman dadaşlarım! Allah yardım etti. Kovdular Moskof'u. Pekii Erzurum halkı niçin yekvücût olmuştu o gün? Çünkü o sabah, bir "Ezân-ı Muhammedî" okunmuştu. "Osmân Bedreddîn" okumuştu. "Devamı yarın" E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com