Aşık Efendi'nin lokması...

A -
A +

Aşık Efendi, Edirne'de yaşayan Allah dostlarından. Bir gün sevenlerinden bir genç, Aşık Efendi'yi ziyaret niyetiyle çıktı evden. Yolda giderken, "Gideyim, Aşık Efendi'nin hanesinde pişen bereketli yemeklerden yiyeyim. Onun ekmeğinde şifa vardır. Hele kendi eliyle ağzıma lokma koyarsa, ne büyük saadet olur" diye geçirdi içinden. Bu düşünce içinde gelip girdi dergahtan içeri. Aşık Efendi onu güler yüzle karşıladı. - Hoş geldin evladım. Gel, otur şöyle. Hoşbeşten sonra çıkıp az sonra bir sofra ile döndü odaya. - Buyur evladım. Çoktandır bizim yemeklerden yemedin, özlemişsindir. - Evet hocam öyle. - Ben de yememiştim. Gel, birlikte yiyelim. Oturdular yer sofrasına. "Kibirden çok sakın!" Aşık Efendi, Besmele ile bir lokma alıp koydu gencin ağzına. - İlk lokma benden. Şifa olsun. Delikanlı mest olmuştu. "Elhamdülillah" dedi içinden, "Yâ Rabbî sana şükürler olsun ki, bana böyle bir mübarek zatı tanıttın. Yemekten sonra sohbet ettiler. Mübarek buyurdu ki: - Kibirden çok sakın evladım. Bu, kalp hastalığıdır ki, üstün görmektir kendini başkalarından. Çok kötü bir huydur. Dahası, Rabbini unutmanın alametidir. Çok kimseler yakalanmıştır buna. Halbuki "Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse Cennete giremez" buyuruyor Peygamberimiz. Genç sordu: - Hocam "Kibr"i anladım. "Tevazu" nedir peki? - Tevazu, kendini başkalarından daha üstün ve aşağı görmemektir. Müjdeler olsun Ve ekledi: Hadis-i şerifte "Tevazu edene müjdeler olsun" buyuruluyor. *** Bir gün de, sevdiği gençlerden biri gelip arzetti: - Bir nasihatınızı almaya geldim hocam. Mübarek, sevgiyle baktı gence. - Evladım sizin evde yaşlı insan var mı? - Var hocam. - Kimdir o? - Annem, doksan yaşında. - Evladım ihtiyarlara hizmet etmek, çok büyük nimettir. Hele bu, anne veya baba olursa, daha büyük nimettir. Onu memnun edip gönlünü almaya bakın. Onun duası bulunmaz ganimettir. Ve ilave etti: - Unutma, bir evde bir yaşlıya hizmet ediliyorsa, o evde yapılan duaları Allahü teala kabul eder.