"Partal Hoca", Balıkesir Velilerindendir. O devirde saralı bir hastayı getirdiler bu zata. Bu hastalık cin ile ilgilidir. Mübarek gelip oturdu hastanın başucuna. Yunus suresinin ellidokuzuncu âyetini okur okumaz o cin terk etti o kimseyi. Ve bu zat hayatta olduğu müddet zarfında bir daha da gelmedi. Ancak Partal Hoca dünyadan göçer göçmez o cin tekrar gelip musallat oldu. Tekrar hastalandı adamcağız. Partal Hocanın talebeleri koşup okudular aynı âyet-i kerimeyi adama. Ancak faydasız. Cin terk etmediği gibi gülerek seslendi onlara: - Evet, âyet aynı âyet ama, okuyan aynı ağız değil! *** Bir gün sevdiği bir talebesine buyurdu ki: - Bir şey muhakkak ise onu oldu bil evladım. Delikanlı sordu: - Muhakkak olan nedir hocam? - Ölüm'dür. Ama muhakkak olan bir şey daha var. - O nedir? - Pişmanlık. Herkes pişman olacak ahirette. - Herkes mi hocam? - Evet, herkes pişman olacak. - Müslümanlar da mı? - Elbette. Onlar da, "Keşke daha çok ibadet etseydim" diye pişman olacaklar. Sonra döndü genç talebesine. - Ahirette en çetin şey nedir, biliyor musun? - Bilmiyorum hocam. - "Kul hakkı"dır evladım. Çaresi bulunmaz. Ama kul hakkı deyince, yalnız "Maddî haklar" gelmesin hatırına. - Başka nasıl olur hocam? - Mümini çekiştirmek, gıybet ve su-i zan da kul hakkıdır. Mümine sert bakmak Hatta mümine sert bakmak bile kul hakkına girer. Bunu ödemek dünyada kolay olsa da çok zordur ahirette. - Neden zordur? - Çünkü orada para pul geçmez evladım. Sevaplar verilir, günahlar alınır. - Nasıl yani? - Sert bakanın sevapları alınıp bu hak sahibine verilir. Yetişmezse, hak sahibinin günahları alınıp ona yüklenir. - Peki çaresi ne hocam? - Dünyada iken helallaşmak. Ufak bir hediye alıp gidersin ve "Kusuruma bakma arkadaşım, bir hata yaptım işte, affet beni " deyip gönlünü alırsın, iş biter. Sen sen ol, kul hakkıyla gitme ahirete. Hatta alacaklı olsan bile. - Alacaklı olarak da mı? - Evet. çünkü kendini alacaklı sanan nice kimseler, orada borçlu çıkarlar da şaşırıp kalırlar. Haberi olsun.