Efendimiz on yaşlarında idi ki, bir gün amcalarından Zübeyr ile bir kervana katılıp, sefere çıktılar. Az sonra bir dere çıktı önlerine. Sudan geçecekler ama ne mümkün! Oracıkta azgın bir deve peydahlanmış, yol vermiyordu kervana. Kaç defa teşebbüs ettilerse de neticesiz kaldı. Kervandakiler durumu istişare ettikten sonra karar verdiler: - Geri dönüyoruz. Tam dönüyorlardı ki, Âlemlerin Efendisi yetişti imdada. - Durun! Ben hallederim! Ve devesinden inip o hırçın deveye yaklaştı. Herkes korku ile ona bakarken bindi üzerine. Hayret, o azgın deve yumuşamıştı birden. Uysal ve itaatliydi artık. Üzerinde olanın kim olduğunun şuurundaydı sanki. Ölçülü adımlarla başladı suda yürümeye. Kervan da arkasından tabii. Karşı kıyıya varınca durdu ve uslu uslu çekildi bir kenara. Efendimiz ondan inip kendi devesine bindi ve kervan devam etti yoluna. Ben gelmiyorum! Yine Âlemlerin Efendisi 10-11 yaşlarında idi ki, bir hadise oldu. Şöyle ki; Mekke'de koca bir put vardı o devirde. İsmi "Bevane" idi. Kureyş müşrikleri senede bir gün toplanır, ona tapınırlardı. İşte o gün gelmiş, bütün Kureyş halkı o putun bulunduğu yere gidiyordu akın akın. Ebu Talip, Efendimize baktı. - Haydi yeğenim, biz de Bevane'ye gidiyoruz. O Serverin yüzü asıldı. - Ben gelmiyorum. Diğer akrabaları ısrar ettiler. O aynı cevabı verdi: - Hayır gelmek istemiyorum. Bunun üzerine Ebu Talip ve akrabaları incinip kırıldılar. Bu sefer Efendimiz üzüldü ve istemeyerek kabul etti tekliflerini. Pekâlâ geliyorum Şöyle bir görünüp gelecekti. Hani gönülleri olsun diye. Ancak Bevane putuna yaklaştıklarında Efendimiz ortadan kayboldu birden. Etrafa dağılıp aradılar. Ama yoktu hiçbir yerde. Ebu Talip ve akrabalar telaşlandılar. Hayret, nereye gitmişti, niçin gitmişti? Merak ve endişe içinde dönmesini bekliyorlardı ki, birden çıktı ortaya Efendimiz. Ebu Talip sevinçle koşup sarıldı yeğenine. - Neredeydin? Çok merak ettik seni. Efendimiz sakin ve vakurdu. - Amcacığım, ben o putun yanına gidiyordum ki, uzun boylu ve çok heybetli biri çıktı önüme. Şiddetle seslendi bana: - Dur yâ Muhammed! Yaklaşma ona sakın! Sen, o putları kırmak için dünyaya geldin. Onun meleklerden biri olduğunu zannediyorum. Bu ilahi ikaz üzerine ayrıldım oradan.