Ben de gelip göreyim

A -
A +

Seyyid Fehim Efendi zamanında "Necâti Bey" diye biri vardı ki, Van'da adliye müfettişiydi. Bu kimse, bir bayram arefesi vazîfeyle "Müks"e gitti bir sene. Kendisi anlatıyor: Müks'e varıp, bayram namazı için câmiye gittik. Kaymakam ve ilçenin bâzı mühim zevâtı da vardı orada. Baktım, namazdan sonra çıkardılar atları. - Hayrola, dedim. Yolculuk mu var? - Evet Necati bey. - Hayırdır, nereye? - Bizim bir âdetimiz vardır. Her bayram namazından sonra Arvas'a gider, Seyyid Fehîm hazretlerini ziyâret edip, duasını alırız. - Çok iyi. Ben de gelip göreyim o Velîyi. - Olur. Sen de gel. Bu zatta melek sıfatı var Atlara binip düştük yola. Ama içim bir hoştu benim. Zira "Din" ile pek ilgim yoktu. Ayrıca da, "İçki"ye mübtelâydım ve bu halde bir "Evliyâ zâtı" ziyarete gidiyorduk. Velhasıl "Arvas" sınırından içeri girince, başka bir âleme girmiştik sanki. Bir "Cennet" kokusu sardı bizi. Heybeme "İki şişe" de içki koymuştum ihtiyâten. Zîra içmeden edemezdim. İyi de bu şişelerle gidemezdik o huzura. Onları, Arvas kabristanına gizlice saklayıp, gittik o Veli zatın huzuruna. Daha görür görmez; "Bu zâtta melek sıfatı var" dedim içimden. Önce gördüğüm insanlardan değildi. Bin aşkla sevmiştim. Git kır o şişeleri! Ellerine sarılıp hürmetle öptüm ve; - Efendim! Ben de bu yola girmek isterim, diye arzettim. Tebessüm etti mübarek. - Şişe ile tasavvuf birlikte olur mu? buyurdu. Git, önce kır kabristanda sakladığın o iki şişeyi. Sonra gel iste bunu. - Peki! deyip, koştum kabristana. Birini kırıp, öbürünü bıraktım. Huzûruna gelince; - Ey müfettiş! Öbür şişeyi de kır gel ki, istediğin olsun, buyurdu. - Peki! dedim yine. Gidip öbürünü de kırdım. Gelip tövbe ettim o büyük Velînin önünde. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com