Revak Sultân “rahmetullahi aleyh” Manisa'da yaşıyan bir velîdir. Gençliğinde bir “ilim sevdâsı” sardı onu.
Kalbi, “ilim aşkı” ile yandı tutuştu âdeta.
Bir gün, anne babasına; “Beni Allaha hibe edin. Gidip Onun dînini öğrenip döneyim!” dedi.
Onlar da sevinip;
“Peki oğlum! Var git, ilim öğren!” dediler. O gün çıktı Manisa'dan. Ancak bir müddet sonra dönüp geldi.
Gece vakti çaldı kapıyı...
Babası seslendi içeriden:
“Kimsiniz?”
Cevap verdi ki:
“Benim, oğlunuz.”
Kapının açılmasını beklerken, babası “Ben oğlumu Allah yoluna vermiştim. Geri almam!” dedi.
Ve açmadı kapıyı.
O da geri döndü.
Ve bütün ilimleri bitirip, maddî mânevî üstünlüklere kavuşmuş olarak geldi...
● ● ●
Bu zât, o gence;
“Haram, ateş gibidir evlâdım. Rabbimiz, hiç yoktan yaratıp bunca nîmetleri vermişken, bir kul Ona karşı nasıl günah işleyebilir?” buyurdu.
● ● ●
Bir gün sevdiklerine; “Bir müminin güzelliği nasıl ölçülür, biliyor musunuz?” diye sordu.
“Bilmiyoruz” dediler.
Bunun üzerine;
"Müminin güzelliği, ne namaz kılması, ne de oruç tutmasıyle belli olmaz. Kimsenin kalbini kırmamasıyla anlaşılır” buyurdu.
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...