"Beni babamdan iste!"

A -
A +

Ahmet bin Hadraveyh "rahmetullahi aleyh"... Bir Allah dostu. Belh şehrinde yaşadı. Belh hükümdarının bir kızı vardır o devirde. Adı Fâtıma. Takva sahibidir. Allah dostlarına çok sevgisi vardır. Ahmed bin Hadraveyh de bekârdır. Kız, onun halini öğrenir. Biriyle haber gönderir: - Beni babamdan iste! O kabul etmeyince, başkasını gönderir: - Allah rızası için beni babamdan iste! Bu defa kabul eder. Ve gidip babasından kızı ister. Nişan, düğün, evlenirler. Köpekler de bayram yapsın Bir gün, mübarek bir zat gelir evlerine. Yahyâ bin Muâz-ı Râzî. Fatıma öyle çok sevinir ki, evini şamdanlarla donatır. Onlarca koyun kestirip, ziyafet verir ahaliye. Bir de merkepleri vardır. Rica eder beyine: - Bu merkebi de keselim? - Neden hatun? - Eee, bir Allah dostu gelmiş hanemize. Bizim için bayram. İsterim ki, köpekler de bayram yapsın. Ve merkep kesilir. Kelpler de nasiplenir... *** Bu zâtın hânesine, hırsız girer bir gece. Ama götürecek bir şey bulamaz. Eli boş giderken, tatlı bir ses işitir. - Evlat! Dönüp bakar ki, nur yüzlü bir zat. Şefkatle sesleniyor kendisine - Gitme! Gel, birkaç rekat namaz kılalım. Hırsızlıktan evliyalığa.. Ve ekler: - Sabah bir şey gelirse, onu veririm, götürürsün. Hırsız, büker boynunu. - Pekâlâ! Abdest alır. Sabaha kadar ibadet ederler. O sabah, zengin biri gelir. Bu zata "İkiyüz elli altın" verir. O da, hırsıza verir bunları. Hırsız mı? Şaşkındır, perişandır, bin pişmandır. Tövbe edip, girer hizmetine. Sohbetlerinde olgunlaşır. Evet, birşeyler çalmak için girmiştir bu eve. Ama, kalbini çaldırmıştır!..