Şeyh Edebali "rahmetullahi aleyh", Osmanlı devletinin kuruluşuna manevi destek veren bir büyük zat... Kabr-i şerifi, Bilecik merkezde, bir vadinin içerisindedir. Bu zat büyük İslam âlimi ve gönül ehli bir Allah dostudur. 120 yaşında Bilecik'te vefat etti. Ertuğrul Gazi'nin, oğlu Osman Gazi'ye vasiyyeti şöyledir: - Ey oğul! Beni kır, ama Şeyh Edebali'yi kırma. Bana karşı gel, ona asla. O, bizim boyumuzun ışığıdır... Ertuğrul Gazi, bir gece, ulemadan birine misafir olmuştu. Yatma vakti gelince ev sahibi, "Hayırlı geceler!" deyip çıktı odadan. Kıble duvarında işlemeli bir kılıf içinde "Kur'an-ı kerim" asılıydı. Allah kelamına olan aşırı saygısından, o geceyi diz üstü oturarak geçirdi. Hiç uyumadı. Ancak sabaha karşı içi geçti bir ara. Bir rüya gördü Rüyasında şöyle dendi kendisine. - Ey Ertuğrul! Sen benim kelamıma hürmet ettin. Ben de senin evladına bir ulu devlet ihsan ederim ki, kıyamete kadar devam eder yeryüzünde. *** Şeyh Edebali hazretleri Eskişehir yakınlarında, "İtburnu" denen bir köye yerleşti. Burada yaptırdığı mütevazı dergahında ilim öğretip, feyz saçtı taliplere. İnsanlar akın akın koştular bu ilim yuvasına. Çaresiz kalanlar, suallerine cevap, dertlerine çare buluyordu bu ocakta. Dünya sultanları bile hürmetle gelir, istifade ederlerdi bu ahiret sultanından. Nitekim Osman Gazi de müdavimi olmuştu bu kutlu dergahın. O günlerde bir rüya gördü Osman Bey. Çok manalı bir rüya Edebali hazretlerinin göğsünden bir nur çıkıp kendi göğsüne girdi. Sonra o nurun girdiği yerden bir ulu ağaç çıkıp, dört bir yana dal budak saldı. Öyle ki, gölgesinde nice devletler kuruldu, nehirler aktı, şehirler inşa edildi. Uyanınca dergaha koştu hemen. Rüyayı hocasına anlatıp tabirini istedi. Şeyh Edebali buyurdu ki: - Oğul, öyle görünüyor ki, babandan sonra Bey sen olacaksın. Kızım "Mâl Hatun" hanımın olacak. Benden çıkıp sana giren nur, buna işarettir. Sizin asil ve temiz soyunuzdan nice padişahlar gelecek. Allahü teala nice insanın saadete avuşmasına, nicelerinin İslamla şereflenmesine senin neslini vesile kılacak. Rüyanın tabiri bu olsa gerektir. Sonra alnından öpüp, gözünün nuru kızını nikâh etti bu asil insana.