Beşinci Müslüman

A -
A +

Halid bin Said "radıyallahü anh"... İslamla ilk şereflenen bahtiyarların beşincisi. Henüz iman etmemişti ki, bir gece Cehennemi gördü rüyada. Kendi de hemen kıyıcığında duruyordu. Kaynayan, homurdayan, fokurdayan bir ateş deryası ki, sormayın! Korkudan titrerken, babası Ebu Uhayha belirdi arkasında. Ve öz oğlunu itekledi bu çılgın ateşe. Halid tam düşmek üzereydi ki, Efendimiz yetişip çekti onu yukarı. Kurtulmuştu. Dehşet içinde uyandı. Sıçayıp oturdu yatağının içinde. Ve sessizce mırıldandı: - "Vallahi bu rüya doğru!" Sıkıntıdan boğuluyordu. Ferahlamak için kendini sokağa attı. Bir dost arıyordu... Tek tük geçen insanlardan bir dost çehresi arıyordu ki, hazret-i Ebu Bekr'i gördü ilerde. - İşte aradığım adam! dedi. Sevinçle koşup anlattı rüyasını ona. Hazret-i Ebu Bekir tebessüm etti. - Sahih bir rüya görmüşsün. Halid heyecanla sordu: - Tabiri ne acaba? - Anlaşılan o ki, sen Onun dinine gireceksin. - Kimin? - Muhammed-ül emin'in. - Hiçbir şey anlamadım. - Duymadın mı? Muhammed-ül emin peygamber gönderildi. O, herkesi islam dinine çağırıyor. - Öyle mi? - Evet. İyice meraklanmıştı - Sen iman ettin mi peki? - Tabii. - Öyleyse ben de Ona gidiyorum... Az sonra yüksek huzurdaydı. Edeple sordu: - Yâ Ebel Kasım! Sen insanları neye çağırıyorsun? - Eşi ve benzeri olmayan bir tek Allaha, Muhammed'in de, Onun kulu ve Resulü olduğuna. Ve devam etti: - Yâ Hâlid! Görmeyen, işitmeyen, kendisine tapanla tapmayanı ayıramayan taş parçalarına hiç ibadet edilir mi? Halid'in yüzü nurlanıp aydınlandı. Kendi kendine; - "Ne kadar doğru söylüyor" dedi. Ve "Şehadet" yankılandı odada. Babası mı? Koyu bir islam düşmanıydı o. Öyle de ölüp gitti...