Bir adalet örneği...

A -
A +

Hazret-i Ömer "radıyallahü anh", halifelik günlerinde bir grup eshapla Medine'den çıktı. Yanında kölesi Mugire de vardı. Şam'a gidiyorlardı. Ancak bir devesi vardı Halifenin ve kölesiyle nöbetleşe biniyorlardı. Ancak, Şam'a iyice yaklaşmışlardı ki, deveye binme sırası Mugire'ye gelmişti. Hz. Ömer indi. Tam Mugire binerken eshap girdi araya. - Yâ emîr-el mü'minîn! Deveye siz binseniz yine. - Neden ben binecekmişim? - Şam'a geldik. Az sonra şehre gireceğiz. - Olsun, ne var bunda? - Şam halkı kölenizi devede, sizi yaya görürlerse, kölenizi halife zannederler. Endişemiz bundandır efendim. Hz. Ömer pek memnun olmamıştı bu sözlerden. - Nöbet Mugîre'nindir. Deveye ben binersem nerde kalır adalet? İki büyük nimet... - Bakın kardeşlerim, kalplerimiz İslâmın nûruyla aydınlanmadı mı? - Elhamdülillah. - Resûlullah Efendimize eshap olmakla şereflenmedik mi? - Şükürler olsun. - Pakii söyleyin bana. Bu iki büyük nimete kavuşmuşken deveye binmemizin ne kıymeti vardır? Bu nimetler bize yetmez mi? Esnab-ı kiram sustular. Hak vermişlerdi Halifeye. Şam'a vasıl olunca emretti Hz. Ömer: - Kimin bende bir hakkı varsa, gelip istesin! Bunun üzerine kölesi öne çıktı. - Efendim! Bir defa büyük bir suçum yokken kulağımı çekmiştiniz. O hakkımı istiyorum. Hz. Ömer memnun olmuştu. - Gel öyleyse, sen de benimkini çek, ödeşelim! Eshab-ı kiram şaşırdılar. Biri cesarete geldi. - Ey Halîfe! Sizin gibi adil bir melik dünyaya gelmemiştir. Onun böyle hak istemesini biz doğru bulmuyoruz. Bugün helâllaşmazsak... - Sakın mani olmayın. Bugün helâllaşmazsak, yarın çok güç olur ahirette. Ve döndü kölesine. - Haydi gel, yap dediğimi! Hz. Mugire yaklaştı ve Efendisinin kulağını belli belirsiz bir şekilde, adeta okşar gibi çekiverdi. Hz. Ömer itiraz etti buna. - Hayır, öyle değil, kuvvetli çekeceksin. Hz. Mugire edeple mırıldandı: - Fazla çekersem, sizin hakkınız bana geçer diye korktum efendim. - Öyleyse hakkını helal et! - Helal ettim efendim. Hz. Mugire'nin maksadı, Efendisini sevindirmekti. Çünkü onu çok iyi tanıyor, böyle yaparsa mutlu olacağını kesin biliyordu. Nitekim o günden sonra Hz. Ömer daha çok sevmişti kendisini.