Bir ilim sevdalısı...

A -
A +

Hakîm-i Tirmizî "rahmetullahi aleyh" Büyük hadis imamı. Daha çocukluğunda ilim sevdası başlar onda. İki de arkadaşı vardır. Onlar da ilme sevdalıdır. Üçü de ilim öğrenmenin yolunu ararlar. Bir gün yine buluşur, bunu konuşurlar. - Ne edelim? Ne yapalım? Ve karar verirler. - Sefere çıkalım. - Tamam mı? - Tamam. Hakim, koşar annesine. - Anneciğim! - Söyle evladım. - Ben sefere çıkacağım. - Neden oğlum? - İlim öğreneceğim. Beni kime bırakıyorsun? Annesi üzülür. - Oğlum ben hastayım, biliyorsun. Beni kime bırakıp gidiyorsun? O böyle deyince, - Peki anne der, vazgeçer. Ama ilim aşkı silinmez kalbinden. Arkadaşları çıkıp giderler. O, tenhalarda gözyaşı döker. İçli dualar eder: - Ya Rabbi! Bana yardım et. Ben ilim öğrenmek istiyorum. Ağlar, ağlar, ağlar... Gözyaşları sel olur akar. İşte o anda, biri peydah olur yanında. Nurani bir ihtiyar. - Evladım! Niçin ağlıyorsun? - Arkadaşlarım ilim için gitti. Ben burada cahil kaldım. Bak ne diyeceğim Elini şefkatle koyar omuzuna. - Bak yavrum, ne diyeceğim. - Buyur amca. - Sana, ben ilim öğreteyim. İster misin? Hakim hoplar sevincinden. - Sahi mi? - Evet, ister misin? - Çok isterim. Ve derse başlarlar. O nurlu zat her gün muntazaman gelir. Ona ders verir. Hakim, muradına ermiştir. Hem hocası ayağına gelmiştir. Kim olduğunu da bilmez. Sonra öğrenir. Ama üç sene geçer tam. Kimmiş biliyor musunuz? Hızır aleyhisselam!..