"Partal Hoca", Balıkesir erenlerindendir. Balıkesir'in Kebsut kazasındaki bir kabristanda bulunuyor nurlu kabri. Bu büyük Veli hacca gitti bir sene. Yanında bazı sevdikleri de vardı. Hacdan sonra dönüşe geçtiler. Ancak haydutlar pusu kurmuşlardı o yolda. Gelen geçen kafileleri soyarlardı gün boyu. Ancak güç yetiremediler bu kafileye. Niye mi? Çünkü aralarında Partal Hoca vardı onların. Haydutların herbirine hiddetle bir nazar etti, o kadar. Bu bakışla hareketsiz kaldılar bir anda. Mıh gibi çakıldılar oldukları yere. Parmaklarını bile oynatamıyorlardı. Taş kesilmişlerdi sanki. Ancak çete başı çözdü işin sırrını. Kendi kendine, - Bu zat tekin değil, diye mırıldandı. Bu, bir Allah adamı olmalı. Pişman oldu yaptığına Bu pişmanlık duygusu kalbine girer girmez, çözüldü eli ayağı. Can geldi bedenine. Sevinip koştu hemen bu zata. Önünde hürmetle diz çöküp tövbe etti. Diğerleri mi? Onu takip etti hepsi de. Eşkıyalığı bırakıp, toptan talebesi oldular bu büyük Velinin. *** Bir gün de sevdiği bir talebesi geldi huzuruna. Sıkıntılı olduğunu görünce sordu: - Neyin var evladım? Dertli gibisin. - Sormayın hocam. Sıkıntının biri bitmeden öbürü başlıyor. - Ne güzel işte, şükret bu nimete. - Anlamadım, nimet mi dediniz? - Evet, çok büyük nimet hem de. Çünkü Peygamber Efendimiz, "Benim ümmetimin azabı dünyada verilir" buyuruyor. Bundan büyük nimet olur mu? Talebe rica etti - Biraz daha açıklar mısınız hocam. - Bak evladım, ahiret azaplarının yanında bu dünya sıkıntıları hiç kalır. Biz, günahlarımızın karşılığını bu dünyada elemle, kederle çekeriz. Ahirete bir şey kalmaz. Bu, nimet değil de nedir? *** Bir gün de bir gence buyurdu ki: - En mühim şey, ehl-i sünnet üzere iman etmektir evladım. - Ehl-i sünnet neden kıymetlidir hocam? - Çünkü bu fırkada olanlar Cehenneme hiç girmeyecekler. Sonra mahşer yerinde herkes çıplak hoşrolurken, onlar elbiseli olacak. - Başka hocam? - Mahşerde herkes binbir sıkıntı, azap ve izdiham içinde bin sene beklerken, ehl-i sünnet mücahitleri o bin seneyi Cennette geçirecekler, yetmez mi?