Babaeski toprağını nurlandıran zirvelerden bir "Bolca Nine"miz var. Hanım erenlerdendir kendisi. Fatih Sultan Mehmet han zamanında yaşamış, bir tencere yemeğiyle doyurmuştu koca bir orduyu. Herkese bol bol ikram ettiği içindir ki "Bolca Nine" diye anılır oldu. *** Bir gün Sultan Fatih, erkânıyle bu yöreden geçiyordu. "Bolca Nine"yi sordu ahaliden. Derhal koşup çağırdılar. Geldiğinde sordu sultan: - Ayranın var mı Nine? - Olmaz mı. Ve bir solukta getirip ikram etti. Ama Koca Fatih çok susamış olmasına rağmen, gayet yavaş ve yudum yudum içebildi o ayranı. Niye mi? Çünkü bir "Saman çöpü" vardı ayranın üstünde. Merak ettiniz değil mi? Bolca Nine bırakmıştı o çöpü bilerek. Merak ettiniz değil mi? Çünkü ayran pek soğuk, Padişahsa terliydi. *** Bolca Nine'ye sordular bir gün: - Tasavvuf nedir? Cevabı iki kelimeydi: - Kimseyi incitmemektir. *** Akrabasından genç bir hanıma, durup dururken teyemmüm yapmasını öğretti bir gün. Tekrar tekrar yaptırıp ezberletti adeta. Sonra sordu: - İyice öğrendin mi? - Evet ama, niye öğrettin ki bunu bana? - Fena mı oldu kızım? - Hayır, estagfirullah. Hani teyemmüm bana lâzım olmaz da. Neden lâzım olmaz? - Neden lâzım olmazmış? - Bu yörede su bol da ondan. Bolca Nine güldü. - Kızım, yalnız su olmadığında lâzım olmaz ki teyemmüm. - Başka ne zaman lâzım olur? - Mesela bir yerinde yara çıkar, su değdiremezsin oraya. O zaman teyemmüm edersin. Pek tatmin olmamıştı. Ama aradan yıllar geçti. Hatta Bolca Nine vefat etti. Bu kadıncağızın yara çıktı ellerinde. Doktora gitti. - "Su değdirmeyeceksin" dedi. O zaman hatırladı Bolca Nine'yi. Artık o, her teyemmüm alışta Fatihalar gönderiyordu temiz ruhuna. Allah şefaatine kavuştursun.