Birinci vazifemiz

A -
A +

"Abdullah-ı Hakkârî", âlim ve velî bir zât. Derslerinde, herkese ederdi çok nasîhat. O, yine bir sohbette, buyurdu: (Ey insanlar! "Âhiret"e dönün ki, netîcede ölüm var. İnsanın, bu dünyâya gelmesine tek sebep, Rabbine, tevâzûyla "İbâdet etmek"tir hep. İbâdetten maksat da, Ona boyun bükmektir. Onun emrine göre işini yürütmektir. Hâsılı her fiilin, dinde bir hükmü vardır. Yâni her yapılan iş, ya "Sevap", ya "Günâh"tır. Bir insan, öğrenir de dînî bilgilerini, Buna göre yaparsa her günkü işlerini, Bu hâli, en mükemmel kulluk ve ibâdettir. En büyük kerâmet de "dinde istikâmet"tir. Maksat, İslâmiyete uydurmaktır hâlini. Ve hiç unutmamaktır her işinde Rabbini. Yâni düşünmeli ki her amelde muhakkak: "Râzı mıdır, değil mi bu işten cenâb-ı Hak?" Rabbimiz neden râzı, neden râzı değildir? Bunlar da, dînimizde gâyet açık bellidir. İslâm âlimlerimiz, çalışıp gündüz gece, Meydana çıkarmıştır bunları ince ince. Birinci vazîfemiz, bunları öğrenmektir. Sonra da buna uygun sâlih amel etmektir. İki kanat gibidir, yâni "İlim" ve "Amel". Ve islâm binâsında, bunlardır iki temel. Bu ikisi olmazsa, Müslümânlık olamaz. Ve insan, âhirette azâbtan kurtulamaz.) Bir gün de buyurdu ki: (Fırsatlar ganîmettir. Şu boş geçen zamanlar, çok büyük bir nîmettir. Bir islâm âliminin kitâbını okuyan, Sohbet etmiş sayılır Onun ile bir zaman. Hattâ büyüklerimiz, şöyle buyurmuşlardır: (Din kitâbı okumak, sohbetin yarısıdır.) Meselâ "Mektûbât"ı kim okursa edeble, Sohbet etmiş sayılır, "İmâm-ı Rabbânî"yle. "İmâm-ı Gazâlî"yle kim isterse konuşmak, Onun eserlerini okumalıdır ancak. Kim, "Kur'ân-ı kerîm"i eder ise tilâvet, O dahî "Rabbimiz"le konuşmuş olur elbet.) > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com