"Bu fetih bize nasib olur mu?"

A -
A +

Sultân İkinci Murâd Han, "Hacı Bayram-ı Velî"yi çok sever, devlet işlerinden fırsat buldukça ziyaretine giderdi. Yine bir ziyâretinde "Şehzâde Mehmed"i de götürdü yanında. O zaman dört yaşındaydı şehzâde Mehmed. Sultân Murad, her İslâm pâdişâhı gibi "İstanbul'u fethetmek" arzusundaydı. Arz etti bir ara: - Efendim! İstanbul'u fethetmek, tek emelimdir. Bu diyârı İslâmın nûruyla aydınlatmak, çan sesleri yerine, "ezân sesi" duymak istiyorum. - Çok iyi olur. - Pekii bu fetih bize nasîb olur mu acabâ? - Cenâb-ı Hak ömr-ü devletinizi pâyidâr, bu hâlis niyetinizi mübârek eylesin. Ancak sen ve ben, bu fethi göremeyiz. Sonra bir köşede oynayan "Şehzâde Mehmed" ile "Molla Akşemseddîn"i gösterdi padişaha. - Şunlar var ya. - Evet efendim. - İşte onlar görürler bu fethi. Sultân Murâd sevindi o zaman. Ve o gün "Akşemseddîn"i, "Şehzâde Mehmed"e hoca tayin eyledi. Ayrıca... O devrin en meşhur ulemâsı, velîsi, şehzâdeye ders verdiler. Târihi, coğrafyayı iyi öğrendi. Geçmiş hükümdârları okuyup ders ve ibret çıkardı kendine. Hem kudretli bir asker, hem kültürlü insandı. Tahta çıktığında "Ondokuz" yaşındaydı. Tek şey vardı gönlünde: "İstanbul'u almak!.." Hep bunu düşünür, buna zihin yorar, gece-gündüz bunun hesaplarını yapardı. Ve bir gece yarısı... Çağırdı yaşlı vezîrini. "Çandarlı Halîl Paşa", güngörmüş bir kişiydi. Merak içinde koşup geldi huzura. - Beni emretmişsiniz sultanım. - Gel vezîrim, söyle otur. Elinde kâğıt kalem, önünde "Bizans haritası" vardı. Ve söyledi fikrini: - Bizans'ın fethini düşünürüz. Müşavere için çağırmıştım. - Emriniz olur sultanım... "Devamı yarın" E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com