"Bu, kerâmet değil de nedir?!."

A -
A +
Hasan Feyzî Efendi, Denizli toprağını nûrlandıran bir Hak dostudur.
Kerâmet göstermek istemezdi.
Bu, zihnine takılırdı talebelerin.
Bir sabah, ders başlıyordu.
Talebeleri o şeyi düşünüyordu: Kerâmet...
“Hocamız neden hiç kerâmet göstermiyor?” diyorlardı.
Bu durum, malum oldu büyük zâta.
Dersi yarıda kesti.
Ve talebelere dönüp;
“Biz, şu günahkâr hâlimizle, yerin dibine lâyıkız. Buna rağmen bakın yer üstündeyiz. Bu, kerâmet değil de ya nedir?” buyurdu
Talebeler şaşırdılar.
Birbirlerine bakıştılar.
Hocaları, bu defa:
“En büyük kerâmet nedir biliyor musunuz?” diye sordu.
“Bilmiyoruz efendim” dediler.
Büyük velî;
“En büyük kerâmet, istikâmettir. İstikâmet, doğru yolda yürümekte sebât etmektir" buyurdu.
Ve ilâve etti:
"Asıl hüner, İslâma tam uymaktır. İslâmdan kıl kadar ayrılmamakdır” buyurdu.
Gençler bunu öğrendiler.
Çok sevindiler.
Ve rahatladılar.
Zihinlerdeki soru işâreti de çözülmüş oldu böylece...