Bu ne haldir yahu!

A -
A +

Kureyş müşrikleri, bir gün Kâbe dibinde oturmuş Efendimizi çekiştiriyorlardı. Sonra da öfkeli öfkeli kendilerini suçladılar. - Bu ne haldir yahu? Üzerimize ölü toprağı mı serpildi? - Evet, o bizi suçluyor, tanrılarımıza hakaret ediyor, biz susuyoruz. - Doğru ya, ona hemen haddini bildirmeliyiz! Tam bu sırada Efendimiz teşrif etti oraya. Tam da lafın üstüne gelmişlerdi. Bıçak gibi kesildi o konuşmalar. Efendimiz önce Hacer-ül esvedi öptü, sonra tavafa başladı. Bu sırada müşrikler ilk şaşkınlığı üzerlerinden atmışlardı. Kendilerine gelince Efendimize sataştılar. Önce bir iki lâf, sonra en ağır hakaretler. Efendimiz sükut ettikçe, müşrikler hakaretlerini arttırıyordu. Elimden kurtulamazsınız! Bunun üzerine o Server muhteşem bir vakarla gelip karşılarına dikildiler o kâfirlerin. O muazzam heybet ve azameti gören az önceki aslanlar(!), uyuz çakala döndü bir anda. Korkudan titremeye başladılar. Efendimiz, açıkça meydan okudu o korkaklara: - Ey Kureyş! Allah hakkı için söylüyorum ki, eğer iman etmezseniz, sizi koyun gibi keserim. Elimden kurtulamazsınız! Kimsenin gıkı çıkmadı. Korkudan yalvarmaya başladılar bu defa: - Aman yâ Ebel Kasım, biz sana ne dedik ki? Şeyy yani, sen bizden birisin zaten. Sen işine devam et. Biz sana karışmayız. Müşrikler vurulmuşa dönmüşlerdi. Öyle ki, ertesi gün kendilerine gelebildiler ancak. Kendine gelen Kâbeye koştu yine. İntikam alacaklardı - "Vay be, dün bizi nasıl da korkuttu. Bunun acısını çıkartalım" diyorlardı birbirlerine. Başkanları seslendi o ara: - Bu iş buraya kadar arkadaşlar. Onu ilk gördüğümüz yerde öldüreceğiz, tamam mı? - Tamam! - Andolsun mu? - And olsun! Kötü haber, Hz. Fatıma'ya ulaşınca mübarek kalbi titredi. Yaşlı gözlerle geldi ve nakletti bunu babacığına. Sevgili Peygamberimiz, - Üzülme kızım, buyurdular. Onlar bana bir şey yapamazlar. Sonra gidip celalli bir halde Kureyşin karşısına dikildiler. Mübarek nazarları kime isabet ettiyse, o müşrik, heykel gibi mıhlanıyordu olduğu yere. Sonra yerden bir avuç toprak alıp saçtılar o müşriklere. Bu topraktan kime değdi ise, o müşrik Bedir'de öldürülüp leşleri atıldı bir kuyuya.