Veli Şemseddin Efendi'nin talebesinden biri sefere çıktı bir gün. Sahrada ilerlerken şaşırdı yolunu. Bitmez tükenmez bir çölün ortasında yapayalnız kalmıştı. Acıkmış ve susamıştı üstelik de. Yorgunluk ve bitkinlikten olduğu yere yığılıp kaldı. "Her halde burası benim mezarım olacak" diye düşünürken, hocasını hatırladı birden. Sevinip açtı ellerini: - Yâ Rabbî! Hocamın hürmetine kurtar beni bu sıkıntıdan. Gözlerini açtığında hocasını gördü karşısında. Mübarek, üzerinde leziz yemekler ve serin su bulunan bir tepsiyi önüne koyup kayboldu gözden. Genç talebe karnını doyurup uyuyakaldı oracıkta. Bu sefer rüyasında gördü hocasını. Mübarek zat, bu defa da gideceği yönü gösterdi eliyle. "Şu yöne git!" - Şu yöne git evladım! Uyanıp o cihete doğru yürüdü ve düze çıktı. Evet, Allah dostlarından birini rehber edinenler, işte böyle kurtulurlar tehlikelerden. Yeter ki ihlasla sevilsin o büyükler. *** Bir gün, talebesinden biri sordu bu zata: - Hocam, "Ehl-i sünnet vel cemaat" ne manaya geliyor? Buyurdu ki: - "Ehl-i sünnet vel cemaat" demek, Resulullah Efendimizin ve onun Eshabının gittiği yolda yürüyenlerdir evladım. Yetmişüç fırka içinde Cehennemden kurtulacak olanı yalnız bu fırkadır. - Ya diğerleri hocam? - Onlar, yanlış itikatları sebebiyle Cehenneme girecekler. "Sonsuz mu kalacaklar?" - Orada sonsuz mu kalacaklar? - Hayır, çıkıp Cennete girecekler sonunda. - Ehl-i sünnet olanlar hiç mi Cehenneme girmeyecek hocam? - Evet, hiç girmeyecekler. Ehl-i sünnet âlimlerinden birine tâbi olarak yaşayan, Nuh aleyhisselamın ömrü kadar ibadet yapmış gibi sevap kazanır. Ve şöyle devam etti: - İşte ehl-i sünnet olmak bu kadar kıymetli evladım. Mesela Allahü teâlâ bana Nuh aleyhisselamın ömrü kadar (950 sene) ömür, Eyüb aleyhisselamın sabrı kadar sabır verse, bu ömür ve sabırla ne yaparım biliyor musun? - Ne yaparsınız hocam? - Benim ehl-i sünnet bir müslüman olmamı sağlayan kıymetli hocama gece gündüz hizmet ederim. Yine de ödeyemem hakkını.