"Çocuğu damda görürseniz!.."

A -
A +

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin bir talebesi şöyle anlatıyor: Bir gün, Efendi'nin vaazına gitmiştim. Bâyezid Câmiinde vaaz ediyordu o zamanlar. Oturup dinlemeye başladım. Enteresan şeyler anlatıyordu. Ama ben oturup da dinlemeye başlayınca, birden değiştirdi mevzuyu. Buyurdu ki: - İçinizden biriniz, meselâ akşam eve gittiğinde görse ki, küçük oğlu evin damına çıkmış güvercin kovalıyor. Hiç heyecana kapılıp da çocuğa da bağırmasın. Yavaş ve güzellikle; - Evlâdım! Gel bak sana şeker aldım, desin. Ürkütmesin çocuğu. Tatlılıkla içeri alsın. Azarlayacaksa, o zaman azarlasın. Bunları söyleyip, kaldığı yerden devam etti sohbetine. Kendi kendime; "Hayırdır inşallah" dedim. Sonuna kadar dinledim vaazı. Bitince de, kalkıp evime gittim. Bir de ne göreyim? Bizim küçük yaramaz, dama çıkmış, güvercin kovalamıyor mu? Hem de çatının en kenarında. Kiremitlerin tam ucunda. Tam bağıracaktım ki, zor tuttum kendimi. Zîra hâtırlamıştım büyük velînin tembihini. Sakinleşmeye çalıştım. Zor da olsa, sesime yumuşak bir ton vererek; - Gel evlâdım, bak sana şeker aldım, dedim. Geldi yavrucak. Yavaşca tutup içeri aldım. Meğer o tembîhi benim için yapmış mübarek. O zaman anladım. Bir kimse zehir yerse... Bu zat, bir gün bazı sevdiklerine; - Kardeşlerim, bir kimse zehiri yer, sonra da "Allah kerîmdir. Zehirin zararından beni korur" derse, ne olur? diye sordu. - Hastalanır ve ölür, dediler. - Pekii şeker hastası olan biri, sık sık tatlı ve hamur işi yerse ne olur? - Hastalığı artar efendim. Buyurdu ki: - İşte bunlar gibi nefsin arzularını yapmak da kalbi hasta eder kardeşlerim. Hele bir de bunların günah olduğuna inanmaz ve yaptığına üzülmezse, bu defa kalbi ölür maazallah. Yâni îmanını kaybeder. ------ E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com