"Mahmûd-i Sâminî" ki, Hakk'ın büyük velîsi. Dîne, Müslümânlara hizmetti tek gâyesi. O bir gün buyurdu ki: (İnsanda çok mûteber, "İki nîmet" vardır ki, çıksalar elden eğer, Kan gelinceye kadar gözlerden yaş yerine, Ağlansa faydasızdır, çünkü gelmez geriye. Onlardan birincisi, "Ömür"dür ki bilhassa, Ömürden daha mühim bir nîmet olmaz aslâ. İkinci büyük nîmet, "Dostların varlığı"dır. O dostlardan ayrılmak, ne büyük bir kayıptır. Eğer ki mümkün olsa, dünyâyı verse hattâ, Ölmüş olan bir velî, hiç döner mi hayâta? Bir "Allah adamı"nın huzûrundaki anlar, Tekrar ele geçer mi, ağlasa çok zamanlar? Onun nûrlu bakışı, huzûr ve sohbetleri, Dünyâyı verse bile, gelir mi tekrar geri? Bu "Ömür sermâyesi" ve "Sohbet-i sâlihîn", Hiç ölçülemeyecek nîmettir insan için.) Bir gün de buyurdu ki: (Türlü vazîfelerde, Allah'ın melekleri mevcuttur gök ve yerde. Bir de, Hak teâlânın husûsen yarattığı, Melekleri de vardır, bunlardan daha ayrı, İşte o meleklere, buyurur Hak teâlâ: (Ben, şu şu kullarımı seviyorum pek fazla.) Onlar der: (Yâ ilâhî, bizlere nedir emrin?) Buyurur ki: (Onlara, dert verin, belâ verin. Sıkıntılar verin ki o kullara siz varıp, Bana duâ etsinler ellerini kaldırıp. Çünkü ben, seviyorum onların seslerini. İstiyorum el açıp, duâ etmelerini.) Ve yine buyurur ki Allah o meleklere: (Şu şu kulları ise, sevmiyorum bir zerre.) Derler ki: (Yâ ilâhî, bizlere nedir emrin?) Buyurur ki: (Onlara, her bir nîmeti verin. Para pul, mevkî makâm, her dünyâlık ve neşe, Verin, ihtiyâçları kalmasın hiçbir şeye. Verin ki türlü türlü dünyâ nîmetlerini, Unutup, dillerine almasınlar hiç beni. Çünkü ben, o isyânkâr kulları sevmiyorum. Seslerini bile hiç, duymak istemiyorum.) > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com