"Kutbüddîn-i İznîkî", çok korkardı Allah'tan. Şiddetle kaçınırdı, her harâm ve günâhtan. O bir gün buyurdu ki: (Hak teâlâ, kullarda, "İki korku"yu birden, cem etmez bir arada. Bu dünyâda, günâhtan kim kaçarsa korkarak, O kulu, âhirette korkutmaz cenâb-ı Hak. Her kim de, hiç korkmadan ederse günâh, isyân, Mahşere gittiğinde, korkutulur o insan. Bu korku, "Muhabbet"le birlikte olmalıdır. Yâni onun kökünde, muhabbet, sevgi vardır. Meselâ ben babamdan korkuyorum pek fazla. Çünkü çok seviyorum kendisini ihlâsla. Yâni Onu üzmekten korkuyorum ben asıl. İşte böyle bir korku, "Sevgi"den olur hâsıl.) Buyurdu ki: (Eziyet etmeyin hiç kimseye. Çünkü me'zun değiliz kimseyi incitmeye. Nitekim târifi de şöyledir ki "Mü'min"in: Onun el ve dilinden insanlar olur emîn. Zîrâ bir Müslümândan, kötülük sâdır olmaz. O, kötülük görse de, karşılıkta bulunmaz. Sabredip, tatlı dille eder ona nasîhat. Çünkü "gönül yıkmaya" yoktur izin ve ruhsat. Îmânsız olanın da kalbini kırmak yoktur. Zîrâ o da Allah'ın yarattığı bir kuldur. Düşünün ki bir adam, "Kâbe"yi yıkar ise, Ne muazzam bir günâh işlemiştir o kimse. Kâbe, kul yapısıdır hâlbuki ey insanlar! "Gönül" ise, Allah'ın kudretiyle oldu var. Rabbimiz buyurur ki: (Sığmam göğe ve yere. Sığarım îmân dolu ve kırık gönüllere.) Kalb kırmak Kul hakkı'na girer ki hem de heyhât! Mahşerde, ödemeye bulunmaz güç ve tâkat. Bu haktan kurtulmanın, bir tek çâresi vardır. O da, "Şehîd" olarak dünyâdan ayrılmaktır. Zîrâ şehîd olanın "Kul borcu" varsa eğer, Alacaklı olanı, Mevlâmız râzı eder. Şehîden ölmek için duâ etmelidir ki, Yoksa nifâk üzere ölünebilir belki. Kim "islâma hizmet"i düşünse her ânında, Şehîddir o Müslümân, ölse de yatağında.) > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com