"Cemâleddîn Uşşâkî", hem âlim, hem velîydi. "Kâmil insan" olduğu, her hâlinden belliydi. O bir gün buyurdu ki: (Ölüm var ey cemâat! Ölümden sonra başlar hakîkî, asıl hayat. Bu dünyâ bir "Hayâl"dir, vefâsız, fânidir hem. Âhiret öyle değil, ebedîdir o âlem. Kötü gözle bakmayın, sakın bir Müslümâna. Hep "Hüsnü zan" üzere bulunun her insana. Mü'mine, muhabbetle bakmak da ibâdettir. Sakın sert bakmayın ki, bu, büyük bir âfettir. Eğer sizi üzerse, bir mü'min kardeşiniz, Sabredip, kendisine karşılık vermeyiniz. Hattâ ikrâm ediniz o din kardeşinize. Böyle emretmektedir dînimiz zîrâ bize.) Bir gün, bu velî zâta sordular: (Neden acep, İyi kötü her insan, seviyorlar sizi hep?) Buyurdu: (Bize yalnız, lâzımdır "Hak rızâsı". Aslâ mühim değildir, kulun râzı olması. "İnsanlar sevsin" diye uğraşmayız biz aslâ. Zîrâ böyle davranış bağdaşmaz hiç ihlâsla. Kim, Hakk'ın rızâsını, almaya etse gayret, Allahın kulları da severler onu gâyet.) Bir gün de buyurdu ki: (Bu "Allah adamları", Zulmetten, nûra doğru çekerler insanları. Bir islâm âlimini tanıyıp, Onu sevmek, Öyle bir nîmettir ki, benzeri bulunmaz pek. Çünkü böyle bir zâtın, bir şefkatli bakması, Temizler gönüllerde olan kiri ve pası. Edebilmek için de Ondan çok istifâde, Edebli olmalıdır yanında pek ziyâde. Edeb'in bir târifi, "Îtirâz etmemek"tir. Onun her bir emrine, hemen "Peki" demektir. Bu Allah adamları öyle büyüklerdir ki, Meselâ bir beldeden, yürüyüp geçse biri, O zâtın hürmetine, o yere, Hak teâlâ, Tam kırk gün müddet ile, göndermez kazâ, belâ. Çünkü onlar, Allah'ın sevgili kullarıdır. Onların hürmetine, belâ geri alınır. O büyük insanların hürmet ve hatırına, Her kim duâ ederse, kavuşur murâdına.) > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com