Abdürrahim Tırsî "rahmetullahi aleyh", Anadolu velilerinden. 1500'lü yıllarda yaşadı. Kabr-i şerifi İznik'tedir. Bir genç nasihat istedi bu velîden. Buyurdu ki: - Dünya üç gündür evladım. Dün, bugün ve yarın. Ve ekledi: - Dün geçti. Yarın henüz gelmedi. Asıl sermayen bugündür. Ne yapacaksan bugün yap. Bir gün camide sohbet ediyordu. Bir ara sohbeti kesip döndü cemaate. - Akşam eve vardığınızda, küçük çocuğunuzun çatıya çıkmış, kiremitlerin üstünde güvercin kovaladığını görürseniz, sakın hiddetlenip de bağırmayın yavrucağa. Sana şeker aldım! Ve şöyle devam etti. - Güzellikle "Bak sana şeker aldım" diyerek yavaşça tutup çatıdan indirin. Sonra istediğiniz gibi azarlayabilirsiniz. Acaba niye böyle demişti? Cemaat anlamadı bundaki hikmeti. Neyse sohbet bitti. Onlardan biri akşam eve geldiğinde, dört yaşındaki çocuğunu çatıda görmesin mi? Kiremitler üzerinde güvercin kovalıyordu küçük yaramaz. Düşmesi an meselesiydi. Tam bağıracaktı ki hatırladı bu tembihi. Usulca seslendi: - "Bak yavrum, sana şeker aldım" diyerek yavaşta tutup indirdi çatıdan. Büyük bir tehlike atlatılmıştı. Edep nedir? Bir genç sordu bu zata: - Edeb nedir hocam? - Haddini bilmektir. - Nasıl yani? - İslamın çizdiği hududa riayet etmektir. Ve daha açıkladı: - Allahü tealanın emir ve yasaklarını gözetmekten daha üstün edep yoktur ve olamaz. Aynı genç sordu yine: - En akıllı insan kimdir hocam? - Kendisini ateşten kurtarandır. - Hangi ateşten? - Cehennem ateşinden. Ve ekledi: - Kendisini yanmaktan kurtaramayana hiç akıllı denilir mi evladım? Genç başını salladı. - Anladım hocam.