Şaban Dede "rahmetullahi aleyh", Denizli evliyasından gönül ehli bir zattı. Dünyaya rağbet etmez, ahiretini düşünürdü devamlı. Sevdikleriyle tek mevzu üzerinde sohbet ederdi ekseri: Ölüm ve ahiret... Bir gün sordu cemaatine: - Ecel vaktini bilen var mı? - ..... (ses yok) - Bir saat yaşamaya senedi olan? - ..... (çıt yok) Buyurdu ki: - Öyleyse neden "Sonra yaparım" diyor bu insanlar? Biri kalktı: - Hocam, ilk yapılacak şey nedir? - İslamiyeti öğrenmek. - Ondan sonra? - Öğrendiğiyle amel etmek. Daha sonra - Sonra? - Başkalarına da öğretmeye çalışmak. Ve buyurdu ki: - Müslüman, bir ânını bile boşa geçirmez. Dünya, hayaldir. Önce yok idi. Sonunda da yok olacak. Sordular: - Ya ahiret? - O, sonsuzdur. Hiç yok olmaz. *** Bir gün bir eve çağırdılar kendisini. Kalkıp gitti. İçerde ölmek üzere olan bir hasta vardı. Yakınları rica etti: - Hocam, hastamıza Kelime-i şehadeti telkin etseniz. Biz bir türlü söyletemedik. Mübarek yanaştı hastaya. - Haydi Allah de! -..... (ses yok) La ilahe illallah - Lâ ilâhe illallah de! -..... (tık yok) Israr edince, hasta açtı gözlerini. - Diyemiyorum. Boşuna uğraşma. - Neden? - Dilim dönmüyor. Ve öldü o haliyle. Şaban Dede sordu yakınlarına: - Önceki hayatı nasıldı? - Her gün şarap içerdi. - Namaz kılar mıydı? - Hayır - Üzülür müydü? - Hayır. - Tövbe eder miydi? - Maalesef. Başını eğip usulca mırıldandı: - Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz...