"Eve ne bıraktın yâ Ömer?"

A -
A +
Tebük Harbi’ne gidilecekti.
Ancak silâh ve teçhîzat azdı.
Maddî yardıma ihtiyaç vardı.
Peygamberimiz, Eshâba;
"Herkes, maddî bir yardımda bulunsun" buyurdu.
Kimi (altın) getirdi.
Kimi (gümüş) verdi.
Kimi de bir avuç (hurma)
Hazret-i Ömer'in (radıyallahü anh) o ara mâlî durumu iyiydi.
Kendi kendine;
"Bu defâ Ebû Bekr'i geçebilirim" diye düşündü.
Ve malının (yarısını) verdi.
Efendimiz onu gördüler.
Ve sordular ki:
"Eve ne bıraktın yâ Ömer?"
"Bu kadar da evde var yâ Resûlallah!” dedi.
Bir müddet geçti.
Hazret-i Ebû Bekr geldi.
Malının (hepsini) getirmişti.
Ona da sordular ki:
"Yâ Ebâ Bekr eve ne bıraktın?"
O da cevâben;
"Allah ve Resûlünün sevgisini bıraktım yâ Resûlallah!” dedi.
Efendimiz, ikisine bakıp;
"Aranızdaki fark, cevaplarınız arasındaki fark gibidir" buyurdular.
Durum anlaşılmıştı.
Hazret-i Ömer bunu işitti.
Ve kendi kendine;
"Ebû Bekr'i hiçbir hususta geçemeyeceğimi çok iyi anladım" dedi.