Gönlü kırık olun!

A -
A +

Şâh Kubâd-i Şirvânî, bir mübârek zât. Tesirli sözleriyle yön vermiş insanlara. Bir vaazında, - Kardeşlerim! Buyurmuş. Dikkat edin. Müslümanın, gönlü kırık olması lâzım. Allah, göğsü kabarık insanları sevmiyor. Başı önünde olanları beğeniyor. Ve misaller vermiş bu hususta. Biri şöyle: Sahâbeden biri, bir harpte salınarak yürür. Heybet ve azametle. Resûlullah, onu böyle görür. - Bu, doğru değil! derler. Peşinden de, - Ama harpte caizdir buyururlar. *** Yine Huneyn harbinde, İslam ordusu, onbin mücahittir. Bu, o gün için büyük bir kuvvettir. Bir anlık gaflet İşte mücahitler, bu muazzam kuvveti görürler. Bir an için gaflete düşer, - Bu ordunun önünde kim durabilir? derler. Yani biraz böbürlenirler. Ama ikaz tez gelir. Düşmanın karşısında dağılırlar. Hem de henüz ilk anda. Kısa bir bozgun yaşanır. Resulullah mı? O, bir milim ayrılmaz yerinden. Hatta, atını mahmuzlayıp, sürer düşmana. Hem de tek başına. Hazreti Alî ardından yetişir. Atının dizginine yapışır, - Gitme yâ Resûlallah! der, hazretine zarar gelir. Onun bu ricasıyla durur. - Ben Abdullah'ın oğlu Muhammed'im. buyurur. Tek başıma da olsa giderim. Bir milim gerilemez Bir milim bile gerilemez. O sırada hazret-i Abbas da yetişir. O, sesi gür bir kişidir. Nida eder gazilere: - Ey Resûlün eshâbı! Nereye gidersiniz? Bakın burada yalnız kaldı Peygamberimiz. Gaziler bu sesi duyar, - Biz n'apıyoruz? Deyip hemen toparlanırlar. Anlamışlardır hatalarını. Tevazuya bürünürler. Kırık kalple saldırırlar bu kere. Ve yardım gelir. Kavuşurlar zafere. Evet, Allah, göğsü kabarık olanları sevmiyor. Başı önünde olanları beğeniyor. Ve onlara yardım ediyor.