Gören, aşık olurdu

A -
A +

Ebû Bekr-i Ebherî... Gönül ehli bir veli. Yüzü çok nurluymuş bu zatın. Gören, aşık olurmuş. Bu zat, bir gün çıkar evden. Bir bezzaz dükkanının önünden geçerken, Bir çocuk, onu görür. Ve aşık olur o anda. Babası yoktur dükkanda. Hiçbir şey düşünmeden çıkar hemen. Düşer bu zatın peşine. Dükkanı ve herşeyi unutmuştur. Sanki mıknatısa tutulmuştur. Çekilir gayri ihtiyari. Birazdan gelir babası. Onu göremeyince sorar komşulardan: Çocuk nereye gitti? - Nerde bizim oğlan? - Bir ihtiyarın peşinden gitti. - Niçin? - Bilmiyoruz. Hiddetlenir bu defa.. - Peki, ne yöne gittiler? - Şu tarafa. Hışımla çıkar dükkandan. Hızla gidip, yetişir arkalarından. Tutup çeker oğlunu. Bağırır, çağırır. Dövüp, hakaretler eder. İte kaka geri getirir dükkana. Mübârek zat da görür bu hali. Çok üzülür tabii Ertesi gün, Kıymetli bir hediye alır. Adamın dükkanına varır. - Selamün aleyküm! - Aleyküm selam! Özür dilerim - Efendi! Sizden özür dilemeye geldim. - Estağfirullah. - Bu gece hiç uyuyamadım. - Neden? - Çocuk dayak yedi benim yüzümden. Ve devam eder: - Sizi de üzdüm bu arada. Ve takdim eder hediyeyi. - Lütfen kabul buyurun. Hakkınızı da helal edin. Adamcağız şaşırır. Ne diyeceğini bilemez. Mahcubiyetten terler. - Aman efendim ne zahmet ettiniz. Çok duygulanmıştır. Eli ayağına dolaşır. Gözleri yaşarır. - Efendim! Kabalık eden benim. Siz özür dilersiniz. Hayran olur ahlakına. Talebesi olur o an. Ve artık ayrılmaz yanından...