Habbâb'ın aşkı!

A -
A +

Asr-ı saadette bir Yahûdî âlimi ve "Habbâb" isminde bir oğlu vardı. Bu güzel yüzlü çocuk, bir gün babasının odasına girdi. Gizli bölmede bir sandık gördü. Kilitliydi. "İçinde ne var?" diye meraklandı. Kilidini söküp açtı sandığı. Açar açmaz "Nûr" saçıldı etrafa. Çok şaşırdı. "Rüya mı görüyorum?" diye düşündü. Sandıkta kitaplar vardı. Nur, en üstteki kitaptan fışkırıyordu. Aldı o kitabı. İlk sayfasını okudu. "Muhammed, Allahın Habîbi ve Peygamberidir. Ne mutlu onu görüp, îmân edenlere". O anda aşık oldu o Resule. Kendi kendine: "Ey Allahın habîbi! Şimdi sen neredesin? Yerde misin, gökte mi? Ah seni bir görebilsem!.." dedi. Ağlamaya başladı Ve ağlamaya başladı. Sonra bayılıp düştü. Nice zaman sonra kendine geldiğinde, babası başucundaydı. - Oğlum, ne bu hâlin? - Ben âşık oldum baba. - Aşık mı? Kime? - Son Peygambere. Adam hiddetlendi. - O da kim? - Muhammed aleyhisselam. Vurulmuşa döndü birden. Şiddetle dövüp, hapsetti karanlık bir hücreye. Habbâb, orada ağlıyarak açtı ellerini: - Yâ Rabbî, beni Habîbine kavuştur! Gâibden bir ses duydu: - Onu görmek istiyorsan, şu yöne doğru yürü! Hücresinden çıkıp, o yöne doğru yürümeye başladı. Adeta koşuyordu Adeta koşuyordu... Sanki kuvvetli bir mıknatıs, onu Resûlullaha doğru çekiyordu. Nihayet Medîne'ye varıp bir evin kapısı önüne çöktü. Yorulmuştu. Ev sahibi, onu görüp çıktı kapıya. - Sen kimsin evladım? - Adım Habbab. - Birini mi arıyorsun? - Evet, Allahın Habibini arıyorum. O sahabî, kolundan tutup götürdü Resulullaha. Böylece âşık, mâşûkuna kavuşmuştu. Habbab, sevincinden ağlıyordu. Sonra mı? Şehadeti söyleyip îmânla şereflendi. "Radıyallahü anh"