Bugün, Balıkesir'in Sındırgı kazasının Işıklar köyünde yatan bir velîden bahsedeceğiz. Hasan Dede'den. Gönül ehli bir veliydi bu zat. Horasan'dan yıllar önce gelmiş bu yöreye. Orta boylu, buğday benizli, nur yüzlü bir zattı. Günahtan şiddetle kaçar, "Haram ateştir, ona yaklaşmayın!" derdi sık sık. Bir sohbetinde; - Kardeşlerim, buyurdu. Her halinizde Allahü teâlânın rızasını düşününüz! Her işinizi Onun emrettiği gibi yapınız! Şöyle bitirdi: - Unutmayın ki biz kuluz. Sahibimizin emrindeyiz. Bu dünyada Onun emrettiği gibi yaşamazsak, dünyada da sıkıntı çekeriz, ahirette de. *** Büyük veli, insanların haklarına çok saygı gösterirdi. Neden böyle yapıyorsun? Sordular: - Neden böyle yapıyorsunuz? Buyurdu ki: - Müminlerin hakkına saygı, Allahü teâlânın hakkına saygıdandır. *** Çok da merhametliydi. Olacak bu ya, o devirde bir köpek cüzzam hastalığına yakalandı. Vücudu yara bere içinde olduğundan, iğrenç bir görünüm arzediyordu. Gören, kaçıyordu yanından. Kovula kovula gelip Hasan Dede'nin kapısının eşiğine yatıverdi. Mübarek, halini görüp acıdı hayvana. Köyün dışında bir kulübe yapıp tedaviye başladı. Yaralarını temizleyip merhem sürdü. Karnını doyurdu. Kırk gün sonra iyileşti hayvancağız. O da Allahın mahluku Köy halkı; - Efendim, dediler. Bir köpeğe bu kadar ilgi göstermenizin hikmeti nedir acaba? Buyurdu ki: - Niçin ilgilenmiyeyim? Bu da Allah'ın bir mahluku. İslâmiyyet, Allahü teâlânın emirlerine kıymet vermek, mahluklarına şefkatli davranmaktır. Şöyle devam etti: - Kıyamet günü cenab-ı Hak bana, "Bu köpeğe niçin acımadın? Onu o halde gördün de, o hastalıktan niçin kurtarmadın? Aynı hastalığa sen de yakalanabilirdin, bu ihtimali hiç düşünmedin mi?" diye soracağından korktum. Onun için ilgilendim. Ve bir tavsiye: - Sizler de kalbinizi her mahluka karşı merhamet hissiyle doldurun. Unutmayın ki, "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz..."