Balıkesir'in Bigadiç kazasına bağlı İğciler köyünde bir Allah dostu yatıyor. "Barak Baba"... Bir gün cemaatine buyurdu ki: - Kardeşlerim! Ne olur, benim bir hatamı görürseniz açıkça söyleyin bana, çekinmeyin. Önce bir sükut oldu. Sonra biri arzetti: - Efendim, sizin mühim bir kusurunuz var. Sevindi mübarek. - Söyle kardeşim, hemen düzelteyim. Dedi ki: - Efendim, bizim gibi günahkâr ve size layık olmayan kimseleri huzurunuza kabul ediyor, kıymetli vakitlerinizi bize ayırıyorsunuz. Bunu duyunca ağladı. "Benim için şereftir" Buyurdu ki: - Estağfirullah. Ben kendimi, hepinizden daha günahkâr ve aşağı biliyorum. Size hizmette bulunmak, benim için büyük nimet ve şereftir. *** Bir gün de sordular bu zata. - Hocam, Cennete ne ile girilir? - Allahın rahmetiyle. - Sevaplarımızla değil mi? - Hayır. Cennete girmek, ancak Allahü teâlânın rahmetiyle olur. - Herkes için de böyle midir? - Evet. Peygamber Efendimiz bir gün, "Hiç bir kul, kendi ameliyle Cennete girmez. Ancak Allahü teâlânın rahmetiyle girebilir" buyurmuşlardı. Sen de mi yâ Resulallah? Eshabı sordu: - Sen de mi yâ Resulallah? Efendimiz, - Evet ben de, buyurdular. *** Bir gün de, - Mümin, Allahü teâlânın sıfatlarıyle sıfatlanmalıdır, buyurdu. Sordular: - O nasıl olur hocam? Şöyle izah etti: - Mesela Allahü teâlâ affedicidir. Biz de Onun kullarını af edip, kin tutmayacağız. - Başka hocam? - Allahü teâlâ, kullarının günahlarını örtücüdür. Biz de, din kardeşlerimizin ayıp ve kusurlarını örtüp, kimseye anlatmayacağız.