Hacı Keçeci Efendi "rahmetullahi aleyh", kalp gözü açık bir veliydi. Kerametleri anlatılıyor hâlâ. Biri şöyle: Bu Velî'yi seven bir delikanlı, gemiye binip yolculuğa çıktı bir gün. Hava sakindi. Ama bir müddet sonra bozdu hava. Fırtınadan deniz kabardı. Parçalandı geminin yelken ve direkleri. Yolcular, feryat figan içinde Kelime-i şehadet getirmeğe başladılar. Delikanlı mı? Açtı ellerini yalvardı: - Yâ Rabbî! Sevdiğin bir kulunu bize imdada gönder! Duası bitmeden, nurlu bir zat belirdi önünde. Baktı, bu mübarek zattı. Kulağına eğilip fısıldadı: Deniz de mahluktur - Korkma! Deniz de Allah'n mahlukudur. Cenab-ı Hak dilerse sakinleşir. O böyle der demez, sakinleşti deniz. Gemi düzeldi. Selamete çıktı gemidekiler. Ancak kimse bilmiyordu bu imdadın nereden geldiğini. Genç baktı, göremedi mübareği. Kaybolmuştu gözönünden. *** Bir gün "İslâm ahlâkı"ndan bahsediyordu. Cemaatten bir genç sordu: - İslâm ahlâkı kısaca nedir? Buyurdu ki: - Kimseye yük olmamak ve herkesin yükünü çekmektir. Sordu yine: - Muvaffak olmanın sırrı nedir? Sabır ve güleryüz Buyurdu ki: - Sabır ve güleryüzdür. Bir genç de nasihat istemişti. Buyurdu ki. - Hayat, hayaldir evladım. Dün öldü. Yarın belli değil. Öyleyse bugünü değerlendir. - Nasıl değerlendireyim hocam? Buyurdu ki: - Dinini öğren ve öğrendiğinle amel et. Sordu yine: - Hocam, iman ne ile kuvvetlenir? Buyurdu ki: - Allah adamlarının sohbetiyle. - Böyle zatlar yoksa? - Onların kitabını okumakla, Ve ilave etti: - Kitap okumak, sohbetin yarısıdır. Bir İslam âliminin kitabını okuyan, onunla sohbet etmiş gibi feyz alır. - Yani? - Yani kalbi temizlenir.