Hayırdır inşallah!

A -
A +

Manisa-Akhisar toprağını nurlandıran bir büyük zat var. "Şeyh İsa hazretleri". Bir gece ses duydu rüyada: - Kalk yâ İsa! Hemen yola çık! Uyanıp, "Hayırdır inşallah" dedi. Giyinip çıktı evden. Ve bir yöne doğru yürüdü gayr-i ihtiyari. Sanki bir kuvvet, onu o yöne çekiyordu. Yahut bir kişi çağırıyordu onu bir yere. Az sonra bir kervana rastladı. - "Tamam" dedi içinden. "Bu kervana katılmalıyım". Yaklaşıp sordu: - Bu kervan nereye gidiyor? - Trakya istikametine. - Peki deyip katıldı kervana. "Hocam beni çağırıyor" Malkara'da mola verince, aynı sesi duydu içinden: - Burada in! Üstelik tanıyordu bu sesi. "Kim olabilir?" diye düşünürken hocalarından birini hatırladı. Evet, Malkara'da oturuyordu o zat. Yıllar önce ders almıştı kendisinden. - Tamam dedi. O hocam beni çağırıyor. O sese kulak verip indi kervandan. Aynı sesi duydu yine: - Acele et, geç kalma! Yaklaşıp sordu birine: - Filan zatın evi neresi? Adam eliyle gösterdi. - İşte şu ev. Hızlı adımlarla yürüyüp çaldı kapıyı. "Nerede kaldın?" Girdiğinde kalabalık bir cemaat gördü içerde. Meğer bir haftadır ağır hastaymış. Son anlarını yaşıyormuş üstelik. Az önce de, - "Vefat edersem, cenazemi talebem Şeyh İsa yıkasın ve namazımı o kıldırsın" diye vasiyette bulunmuş. O içeri girer girmez açtı gözlerini. Onu görünce gülümsedi. - Evladım İsa! - Buyurun hocam. - Nerede kaldın? Bir haftadır seni bekliyorum. - İşte geldim hocam. - Çok iyi ettin geldiğine. Sonra kapattı gözlerini. "Allah!" deyip ruhunu teslim etti. Şeyh İsa vasiyeti yerine getirip, defnetti nurlu kabrine.