Herkes pişman olacak!

A -
A +

"Abdülehad Nûrî" ki, ilim ehli, büyük zât. Bir gün, sevdiklerine şöyle etti nasîhat: (Muvaffak olmak için, hem bu dünyâ işinde, Hem de yanmamak için Cehennem ateşinde, Dînin emirlerini öğrenmeli en evvel. Sonra da, ihlâs ile yapmalı iyi amel. Her işi, dîne uygun yapmalı ki muhakkak, Yârın hesap soracak her işten cenâb-ı Hak. Orada, herkes için olacak bir pişmânlık. Lâkin olan olmuştur, çâresi yoktur artık. Cennettekiler bile hattâ pişmân olurlar. Zîrâ sonsuz olarak Cennette makamlar var. Derler: (Niçin daha çok ibâdet eylemedim? Ve niçin Allah için daha çok mal vermedim?) Lâkin bu pişmânlığın, olmaz bir fâidesi. Herkes ne yaptı ise, önüne gelir hepsi.) Bir gün de buyurdu ki: (Allah dostu velîler, Nasîbi olanlara, "Feyiz" ve "Nûr" verirler. Resûlullah buyurdu: (Ne ki varsa kalbimde, Ebû Bekr'in kalbine akıttım tamâmiyle.) O da, almış olduğu bu feyzleri, tamâmen, "Selmân-ı Fârisî"nin kalbine verdi aynen. Bu "Nûrlar", kalbten kalbe akıp geldi bu karar. Kıyâmete kadar da, devâmlı böyle akar. Her kim arzu ederse bu "Nûrlar"a kavuşmak, Bu zâtlara inanıp, sevmelidir muhakkak. Eğer ki bir devirde, yok ise böyle zâtlar, O büyük insanların yazdığı "Kitaplar" var. Her kim bu kitapları okursa zevk alarak, Onun dahî kalbine o nur akar muhakkak.) Bir gün de buyurdu ki: (Vallahi Cehennem var. Ve o müthiş ateşte, yanacak çok insanlar. Gâyemiz, insanları kurtarmaktır "Ateş"ten. Dünyâda, daha mühim bir iş yoktur bu işten. Faydalı olmak için Allahın kullarına, İslâm âlimlerini sevdirelim onlara. Yoksa, o büyüklerin kitâbını verelim. Ve aslâ kendimizden bir şey bahsetmeyelim. Zîra bahsedilecek bir hâlimiz mi vardır? Hem biz ölçü değiliz, ölçü, o kitaplardır.)"Abdülehad Nûrî" ki, ilim ehli, büyük zât. Bir gün, sevdiklerine şöyle etti nasîhat: (Muvaffak olmak için, hem bu dünyâ işinde, Hem de yanmamak için Cehennem ateşinde, Dînin emirlerini öğrenmeli en evvel. Sonra da, ihlâs ile yapmalı iyi amel. Her işi, dîne uygun yapmalı ki muhakkak, Yârın hesap soracak her işten cenâb-ı Hak. Orada, herkes için olacak bir pişmânlık. Lâkin olan olmuştur, çâresi yoktur artık. Cennettekiler bile hattâ pişmân olurlar. Zîrâ sonsuz olarak Cennette makamlar var. Derler: (Niçin daha çok ibâdet eylemedim? Ve niçin Allah için daha çok mal vermedim?) Lâkin bu pişmânlığın, olmaz bir fâidesi. Herkes ne yaptı ise, önüne gelir hepsi.) Bir gün de buyurdu ki: (Allah dostu velîler, Nasîbi olanlara, "Feyiz" ve "Nûr" verirler. Resûlullah buyurdu: (Ne ki varsa kalbimde, Ebû Bekr'in kalbine akıttım tamâmiyle.) O da, almış olduğu bu feyzleri, tamâmen, "Selmân-ı Fârisî"nin kalbine verdi aynen. Bu "Nûrlar", kalbten kalbe akıp geldi bu karar. Kıyâmete kadar da, devâmlı böyle akar. Her kim arzu ederse bu "Nûrlar"a kavuşmak, Bu zâtlara inanıp, sevmelidir muhakkak. Eğer ki bir devirde, yok ise böyle zâtlar, O büyük insanların yazdığı "Kitaplar" var. Her kim bu kitapları okursa zevk alarak, Onun dahî kalbine o nur akar muhakkak.) Bir gün de buyurdu ki: (Vallahi Cehennem var. Ve o müthiş ateşte, yanacak çok insanlar. Gâyemiz, insanları kurtarmaktır "Ateş"ten. Dünyâda, daha mühim bir iş yoktur bu işten. Faydalı olmak için Allahın kullarına, İslâm âlimlerini sevdirelim onlara. Yoksa, o büyüklerin kitâbını verelim. Ve aslâ kendimizden bir şey bahsetmeyelim. Zîra bahsedilecek bir hâlimiz mi vardır? Hem biz ölçü değiliz, ölçü, o kitaplardır.) > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com