Osman Bedreddîn, hocasının dergâhından ayrılıp gitmeyi düşününce, hocası çok üzülüp; - Seven, sevdiğini bırakıp gider mi? diye sitem etti kendisine. Sonra odasına çekildi ve o gün akşama kadar hiç çıkmadı. Osmân Bedreddîn mi? Hatâsını anladı. Hakîkati kavradı. Giderse, kendine zarar olacağını iyi bildi. Ve "Hocamdan hiç ayrılmayacağım" diye kesin karar verdi. Ertesi gün, Sâminî hazretleri mescide geldiğinde neşeliydi. Artık gülüyordu gözleri. Seslendi: - Hâfız kurban! Telâşla koştu. Sevgi ve hürmetle öptü elini. Ve bildirdi teslîmiyetini. Sâminî hazretleri, bir kapıyı gösterdi ona. - Gir şuraya! "Riyâzet odası"na girerken, durdurup buyurdu ki: - Hâfızım! Hızır'dan şerbet içmen "Fazîlet"ine, Seyyid Ahmed Merâmî ise "İlminin artması"na sebep oldu. Rüyâda gördüğün "Velî"ler, buraya gelmeni işâret eylediler. Osman Bedreddîn ağlıyordu. - Evet hocam. - Ruslar, Erzurum'a hücûm ettiğinde, o sabah minarede ezan okuyan sendin. O ezânınla, "Evliyâ rûhları"nı cihâda dâvet ettin. Biz de oradaydık - Bütün evliyâ ve şühedânın rûhları, Erzurum semâsında toplandı. Biz de oradaydık. Ve sordu: - Sen, Moskof'u taşa tutarken "o taşları" sana veren kimdi? Osman Bedreddîn hıçkırıyordu. - Sizdiniz hocam. - Bunlar, evliyâlığın cilveleridir. Ama "aranan şey" değildir. Asıl maksat başka şeydir. Ve elinden tutup soktu odaya. - Haydi Allah yardımcın olsun. Orada onsekiz gün kaldı. Mutlak icâzet aldı. Sohbetinden "ikiyüz bin" Müslüman faydalandı. Kabri Harput'tadır. Ziyâret eden, çok faydalanır. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com