İki farklı davranış

A -
A +

Abdurrahim Bursavî hazretleri, bir gün şunu anlattı talebesine: Edirne'de iki büyük zat vardır. Biri "Hasan Sezâî", öbürü "Enîs Dede". Edirne vâlisi, bir memuruna iki kese "Altın" verir bir gün. - Birini Enîs Dede'ye götür! der, öbürünü Hasan Sezâî Efendi'ye. Maksadı, "Bu velîler dünyâlığı alır mı, yoksa red mi ederler?" bunu anlamaktır. Memur, önce "Enîs Dede"ye gelip altınları takdim eder. - Bunu, vâlimiz gönderdi efendim. Ama O, reddeder. "Bizim, dünyâlıkla işimiz olmaz" buyurur. Selâmımı söyle. Bunları fakirlere versin." - Başüstüne! der, ayrılır. Doğruca "Hasan Sezâî" dergâhına varır. O sırada, dergâhın alacaklı esnâfı toplanmış, istemeye gelmişlerdir alacaklarını. Lâkin ödeyecek para yoktur. "Hasan Sezâî" hazretleri, onlara iltifât eder, yer gösterip her birini oturtur. - Az bekleyin. Para yolda, buyurur. Biraz sonra kapısı çalınır dergahın. Hasan Sezâi, esnafa döner. - İşte, paranız geldi. Sonra kapıyı açıp, vâlinin adamına; - Evlat! Biz de seni bekliyorduk, buyurur. Çabuk ver şu altınları da borcumuzu ödeyelim. Vâli, olanları görevliden öğrenip, bu farklı davranışların hikmetini anlamak için önce "Enîs Dede"yi ziyarete gider. - Efendim! Gönderdiğim altınları almamışsınız. Ama Hasan Sezâî almış. Sebep nedir acaba? Enis Dede tebessüm eder. - Allah adamlarının ahvâli değişiktir vâli bey. O, bir "Bahr-ı ummân"dır ki, az necâsetle kirlenmez. Vâli, görür onun bu tevâzûunu. Gerçek velî olduğunu anlar. Elini öpüp ayrılır. "Hasan Sezâî"nin huzuruna varır. - Efendi hazretleri! Gönderdiğim altınları almışsınız. Ama Enis Dede almamış. Hikmeti nedir? O da cevabında; - O, bir "Zümrüd-ü ankâ"dır ki, yükseklerde uçar, buyurur. Aşağılara inmez. Para, "Leş"tir ona göre, tenezzül etmez. Vâli bu cevabı işitir. Daha çok sever bu velî zatları. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com