Bu zata sordular ki bir zaman şu suali: (İnsan kabre girince, nasıl olur ahvali?) Buyurdu: (Kardeşlerim, bir kimse etse vefat, Başlar o kimse için değişik, başka hayat. Defin bitip, cemaat dağılırken yanından, O, ayak seslerini işitir mezarından. O mevta yalnız kalır artık o mezarında, "Amelleri"nden başka kimse olmaz yanında. İnsanlar ayrılınca, seslenir ona mezar, Der ki: (Ey Ademoğlu, kıldın mı bende karar? Bilir miydin buranın nasıl yer olduğunu, Yoksa hissetmedin mi öğrenmek lüzumunu? Görürsün ki burası, hem "Dar"dır, hem "Karanlık", Bulunmaz hem bu yerde ne "Yatak", ne de "Yastık." Dün üstümde gezerdin, pek gururlu olarak, Kabir nasıl bir yerdir, etmedin mi hiç merak? Benim içim doludur, "Böcek" ve "Akrep" ile, Hazırlıksız geldinse, şimdi her şey nafile. Üstümde günahları eyledinse irtikab, Şimdi benim içimde revadır sana azab. Hem de hiç hazırlıksız geldinse bu mezara, Kurtarmaz bu azabtan seni ne "Mal", ne "Para".) Eğer o ölen kişi "Salih" bir kimse ise, Gaibten başka bir ses, cevap verir o sese. Der ki: (Ne söylüyorsun bu mü'mine ey kabir, Bu, öyle bir kimse ki, eyleme onu tahkir. O, Rabbime inanıp, gece gün etti taat, Hep İslama muvafık dünyada sürdü hayat. "Beş vakit namaz"ını kıldı hem de ihlasla, Özürsüz tek namazı, geçirmedi o asla. "Emri maruf" yaparak, hizmet etti bu dine, En ufak bir sıkıntı gösterme bu mü'mine.) Bu sesin arkasından, genişler kabri hemen, Cennet yaygılarıyla tefriş olur tamamen. Daha sonra yanına, biri gelir pek güzel, Çok nurlu ve sevimli, her bakımdan mükemmel. Der ki: (Sen kimsin acep, ne güzel ve şirinsin, Bu tenha yerde gelip, beni sevindirirsin.) O der ki: (Amellerin salih idi dünyada, Beni o amellerden halk etti Hak teala.) O ameller, dört yandan kuşatırlar o zatı, Ondan ırak ederler, gelecek mazarratı. Azab melaikesi gelirlerse faraza, "Namaz" karşı koyarak, eder tam muhafaza. Sonra başka cihetten yaklaşırlarsa eğer, "Oruc"u karşı çıkıp, mani olur bu sefer. Onlar bunu görünce, giderler dönüp derhal, Ve derler ki: (Ne güzel, mübarek olsun bu hal.)