İnsan ne ahmaktır!..

A -
A +

Fikirli Sinan Efendi, halis Allah dostuydu. Kendi fakir ise de zengindi gönlü. Rabbinden isterdi her ihtiyacını. Kullardan mı? Asla. Bir gün şöyle buyurmuş: - Şu insanoğlu ne ahmaktır. Sormuşlar: - Neden böyle dersiniz? - Allah varken kuldan isteyen, ahmak değil de nedir? *** Bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu ki, mağrur bir zengin girdi içeri. Bilmiyordu bu zatın büyüklüğünü. Alelâde bir çoban gözüyle bakıyordu ona. Altın dolu bir keseyi uzattı kibirle. - Al şunu! Mübarek baktı bu kendini bilmeze. Ne var bunda? - Nedir bu? - Altın. Al da kullan ihtiyacına. Ama tavrı küstahcaydı. Büyük zat, elini sürmedi keseye. - Kaldır şu çakıl taşlarını önümden! Mağrur zengin diklendi. - Ne taşı be, altın bunlar, altın! Cevap vermeyip, sohbetine devam etti. Adam uzanıp aldı keseyi. Bakınca dona kaldı hayretten. Niye mi? Kese, çakıl taşlarıyla doluydu gerçekten. Gözlerine inanamadı. Tekrar baktı. Evet, "Çakıl taşı" vardı kesede. Zenginde kibir mibir kalmamıştı. Eğilip sarıldı ellerine. - Hata ettim, affedin. Sonra mı? Talebesi olmakla şereflendi. En zor iş nedir? Bir genç sordu bu zata: - Hocam, en zor iş nedir? - İnsanlara din öğretmek. - Neden? - Niyetinde az bir dünyalık olsa, sözleri zehir olur. Sordu yine: - Peki en hayırlı iş nedir? Cevap aynı. - İnsanlara din öğretmek. - Neden? - Çünkü Peygamberlerin vazifesidir. - Bir şey daha sorabilir miyim? - Tabii evladım. - İnsanlara gelen sıkıntıların asıl sebebi nedir? - Günah işlemektir. - İyi müslüman nasıl olur? - Kimseye yük olmaz. Bilakis yük çeker.