İnsanların hayırlısı

A -
A +

Ahmet Amiş Efendi "rahmetullahi aleyh", 1800'lü yıllarda yaşadı. Kabri, İstanbul'da, Fatih Camii yanındaki kabristandadır. Bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu. - Kardeşlerim! Ölüm hepimize yaklaşıyor. Ömrümüzü günahla geçirirsek, mahşerde ne özür, ne bahane buluruz Rabbimize? Hem mahcub olmaz mıyız o huzurda? Sordular: - Hocam ne yapalım öyleyse? - Acilen tövbe edelim. - O zaman günahımız affolur mu? - Elbette. Günahına tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir. Yine rica ettiler: - Hocam bize bir hadis-i şerif okur musunuz. "Hayhay" buyurup, şu hadis-i şerifi nakletti. "İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır..." Ben saraydan geliyorum Bir grup talebesi huzuruna geldi bir gün. - Hocam biz umreye gitmek istiyoruz. - Tabii iyi olur. Selametle gidin. - Ama paramız yok hocam. Mübarek üzülmüştü. - Çok mu istiyorsunuz umreye gitmeyi? - Evet hocam, çok istiyoruz. "Peki öyleyse" buyurup, çekildi köşesine, açtı ellerini. - Ya Rabbi! Sen her şeye kadirsin. Şu garipleri mahrum etme bu ulvî seferden. Az sonra vuruldu kapısı. Açtığında şık giyimli bir kişi vardı eşikte. Edeple arzetti. - Efendi hazretleri, ben saraydan geliyorum. - Buyur evladım, hoş geldin. Elindeki keseyi hürmetle uzattı. - Bu, padişahımızın hediyesidir efendim. Sonra izin isteyip geri döndü. Kese tıka basa altın doluydu. Hem götürür, hem getirir Büyük velî o keseyi verdi o gariplere. - Alın. Bunlar sizi hem götürür, hem getirir. Gençler çok şaşırmıştı. Elini öpüp sevinçle ayrıldılar. *** Çok namaz kılan ve bundan büyük lezzet alan bir kimse vardı. Bir gün sordu bu zata: - Hocam, Cennette namaz kılmak var mı? - Hayır. Orada namaz yoktur. Adam çok üzüldü bu cevaba: - Keşke olsaydı hocam. - Evladım, Cennet dünyada yapılan amellerin karşılığının verildiği yerdir. Amel yeri değildir orası. Adam acı acı içini çekti: - Aaah aah! Namaz kılmadan nasıl durulur orada?