"Abdülhakîm Arvâsî", devrinin evliyâsı. Sohbeti, temizlerdi kalblerden kiri, pası. Bir gün sevdikleriyle, sohbet ediyor iken, "Kelime-i tevhîd"i okudu önce hemen. Sonra da buyurdu ki: (İşbu kelime var ya, Biz, bunun sâyesinde geldik hep bir araya. Bilcümle Peygamberler, sahâbe ve tâbiîn, Uğraşıp çile çekti, hep bu kelime için. Sonra gelen binlerce âlim, hem de velîler, Bu kelime uğruna, canlarını verdiler. Cennete girmek bile nihâyet âhirette, Yine bu kelimeyle mümkün olur elbette. Öyle çok üstünlüğü var ki bu kelimenin, Hattâ bir kefesine konsa bu, terâzinin, Diğer kefe, bilcümle günâhlarla dolsa tam, Buna rağmen yine de, ağır gelir bu kelâm.) Bir gün de buyurdu ki: (İslâma hizmet için, Çalışırken, kalbini kırmayın hiç kimsenin. Kâfirin de kalbini kırmak yoktur bu dinde. Bu, çok fenâ bir iştir Hak teâlâ indinde. Ve hattâ gönül yıkmak, Kâbe'yi, yetmiş defâ, Yıkmanın günâhından fazladır kat kat daha.) Bir gün de buyurdu ki: (Emr-i mâruf sevâbı, Öyle çok fazladır ki, yoktur haddi hesâbı. Dağ kadar çok altını, sadaka verse insan, Yine azdır, bir altın "Zekât"ın sevâbından. Dağ kadar altın zekât vermenin sevâbı da, Hiç kalır "Emr-i mâruf" sevâbının yanında. Nâfile hac ve ömre yapmak için, bir kimse, Yolda, tek bir namâzın vaktini geçirirse, O hac ile ömreden, hiç sevap kazanamaz. Zîrâ nâfile için, kazaya kaldı namâz.) Yine bu evliyâ zât sık sık buyururdu ki: (Zâhir mâmur, mükemmel, bâtın harâb halbuki.) İnsanlar, zâhirini, dışını süslüyorlar. Hâlbuki Hak teâlâ bâtına, içe bakar. Hattâ bozuk niyetle, yapsa da çok ibâdet, Hak teâlâ indinde, bulamaz yine kıymet. Zîrâ Allah, sâdece amele bakmaz aslâ. Bakar ki, o ameli yapmış mıdır ihlâsla?) --------- E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com